Zamanı gelip, ona gerçeği söylediğinde sana âşık olmuş olacak, bunu takmayacaktır bile. | Open Subtitles | وفي الوقت الذي ستخبرينه بالحقيقه سيكون مغرماً تماماً بكِ حتى أنه لن يكترث |
Ama bana gerçeği söyleseydi alacağı cezanın korkusu yanında bu hiçbir şeydi. | Open Subtitles | لكن ذلك كان لاشيء مقارنه بالعقاب الذي يخافه في حال اخبرني بالحقيقه |
Onlara gerçeği mi söylemek istiyorsunuz? gerçeği sonra alırlar. | Open Subtitles | نريد إخبارهم بالحقيقه سوف يعيشون بالحقيقه فيما بعد |
Çünkü sen de en az onlar kadar kötüsün. Bana doğruyu söyle. | Open Subtitles | لانك وحش مثلهم تماما اخبرنى بالحقيقه يا تيرى ؟ |
Bak, anlıyorum, çünkü başından beri sana doğruyu anlatmadım. | Open Subtitles | انظر .. انا أفهم .. لأنى لم أكن أخبرك بالحقيقه كل الوقت |
Belki Puppet Master'ı yoketmek için gelen adam aslında onu yoketmek istemiyordur. | Open Subtitles | ربما الرجل الذي اقتحم لاخذ سيد الدمى لم يكن بالحقيقه بالخارج لمسكه |
gerçekleri söylemek gerekirse, benim ağır birisi olduğum u düşünüy orsundur. | Open Subtitles | اذا اخبرتك بالحقيقه كنت اعتقد اننى امرأه ثقيله |
Ama gerçeği söyleyeyim, seni kontrole geldim. | Open Subtitles | و لكن ساخبرك بالحقيقه طلبوا مني ان افحصك |
gerçeği söylemeye cesaretim olmasa, size hizmet etmem. | Open Subtitles | لن اخدمك جيداً ايها الملك المعظم لو لم أتحدث بالحقيقه |
- Bana gerçeği söyle aptal. - Özel bir şey yoktu. | Open Subtitles | اخبرني بالحقيقه ايه الغبي ليس هناك شيء معين |
- Bana gerçeği söyle aptal. - Özel bir şey yoktu. | Open Subtitles | اخبرني بالحقيقه ايه الغبي ليس هناك شيء معين |
Sonra 21 yaşıma geldiğimde, bana gerçeği anlatmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | وأخيراً عندما أصبحت فى سن 21 كانوا مجبرين على أن يخبرونى بالحقيقه |
Sonra ona gerçeği söyleyecek ve o da daha önce olduğu gibi inanacaktı ona. | Open Subtitles | ثم سيخبرها بالحقيقه وستصدقه الأمر سهلاً كما من قبل |
- Ama gerçeği söyleyemezdim. - Neden o? | Open Subtitles | لكنى لم اكن أستطيع غخبارك بالحقيقه لما لا |
Dediklerinizi düşündüm. gerçeği bilmek daha iyi. | Open Subtitles | حسنا ، فكرت بما قلتِ ، واعتقد ان من الافضل ان تعلمين بالحقيقه |
Tamam. doğruyu söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأخبرك بالحقيقه, لا أريدك فى أى من هذه المدن |
Andy Brower'a doğruyu söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت كى تخبر اندى برور بالحقيقه |
Ya bana doğruyu söylersin, ya da onları bekleriz. | Open Subtitles | حسناً، إما أن تخبرني بالحقيقه أو يمكننا إنتظارهم |
- Peki, bu kez doğruyu söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسناً ، إنني أخبركم هذه المره بالحقيقه صحيح |
aslında, o telefonda sevişti. | Open Subtitles | بالحقيقه, لقد مارس هو جنس الهاتف أنا كنت بالخط الآخر |
Bunun yerine onlara gerçekleri anlatabilirim. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك، يمكنني ان اخبر الناس بالحقيقه. |
Aslına bakarsan kablolu yayında görev alıyorum.... ...ama o da en az öteki kadar önemli. | Open Subtitles | اذا انتي احدى اولئك مراسلو شبكة الاذاعة بالحقيقه بالكابل لكنهمهمايضاً. |
Hemen şimdi itiraf edersen, biz de davanın özel koşullarla yapılmasını istemeyiz. ( Özel koşullu davalarda normalden daha ağır ceza verir. ) | Open Subtitles | اذا اخبرتنا بالحقيقه الأن، لن نسألك على ظروف الحادثه |