Eminim banyoda esas odaya bağlanan bir kapı vardır. Açabilirim. | Open Subtitles | أراهن أن هناك باب بالحمام يربط بالجناح الرئيسي، يمكنني فتحه |
Bakın, bir dakika beklemeniz gerek. Kocam banyoda. | Open Subtitles | أسمعي، يجب أن تنتظري لدقيقة فزوجي بالحمام |
- Uçak inmeden önce tuvalette birine çakacağım demek oluyor. | Open Subtitles | يعني انني سأعاشر شخص ما بالحمام ولكن هل تعتقد انك اختلقت هذا ؟ |
Ceketinizi odaya astım. tuvalette de temiz havlu var. | Open Subtitles | لقد علقت سترتك بغرفتك؛ ويوجد بالحمام منشفة نظيفة |
Dedigim gibi, kizinizi banyoya kilitleyip anahtari atin. | Open Subtitles | كما أخبرتكِ، ضعي ابنتكِ بالحمام والقي المفتاح بالداخل |
Koridoru takip etti, onu şamdanla kafasından vurdu ve Tuvalete sürükledi. | Open Subtitles | جرىمنهاإلىالبهو، تبعته و ضربته على رأسه بالشمعدان ثم وضعته بالحمام |
Dinle, banyodaki aynada kendime bakıyordum da bir şey fark ettim. | Open Subtitles | كلا، اسمعني لقد كنت بالحمام ونظرت لنفسي في المرآة |
banyoda, yani ödevimi yapmam için yaklaşık bir 20 dakikam var. | Open Subtitles | انها بالحمام لذا انا املك عشرين دقيقه او نصف ساعه في افضل الاحوال |
Ciddiyim. Penisler banyoda kalır! | Open Subtitles | ابقي سروالك, أنا جاده ابقي عضوك الذكري بالحمام |
banyoda aspirin ve grip ilaçlarından başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شئ سوى الأسبيرين و أدوية البرد بالحمام |
Michael J. Fox'un banyoda ilk defa kurtadama dönüşürken babasının kapıyı çalması ve paniğe kapılması, sonra kapıyı açtığında babasının da kurtadam olduğunu görmesi. | Open Subtitles | حينما كان مايكل فوكس بالحمام وتحول لذئب لأول مرة وأبوه يطرق على الباب ففزع من هذا |
Son 40 dakikadır banyoda saklanıyordum. | Open Subtitles | أنا كنتُ أختبأ بالحمام في 40 دقيقه الأخيره |
Mark'ın banyoda konuştuğunu duydum ve onu cep telefonu kullanırken yakaladım. | Open Subtitles | سمعنا مارك يتحدث بالحمام وضبطته مُستخدماً هاتف خليوى. |
Bu benim yeni arkadaşım şu tuvalette ağlayan. | Open Subtitles | انها صديقتى الجديدة التى كانت تبكى بالحمام |
Earl Hickey barın arkasından bir şişe içkiyi aşırdıktan sonra tuvalette saklanıyor. | Open Subtitles | و إختباء إيرل هيكي بالحمام بعد سرقة زجاجة خمر من البار |
Ama onu tuvalette unuttum. | Open Subtitles | الذي أعطيتيني أياه ولكن للأسف سقط بالحمام |
O kadar sinirlendi ki kendini banyoya kapattı. | Open Subtitles | كانت غاضبة جدًا وأقفلت على نفسها بالحمام |
- Tuvalete mi gitmek istiyorsun | Open Subtitles | أترغبين بالحمام إذاً , هيا لنذهب إلى الحمام |
Biliyorum, ama ana banyodaki su tesisatı tamir ediliyordu ve arıza giderilmemiş, o yüzden Keefe tuvaleti kullanacak olursa... | Open Subtitles | أعرف، لكنهم كانوا يصلحون صمام المياه بالحمام الرئيسي و لم يصلحوا الصمام المطلوب لذا، فإن استخدم أحد الحمام |
Bunlar mutfak ve banyo ile ilgililer. Eğer sabununuz, suyunuz, yemeğiniz varsa uzun yaşayabilirsiniz. | TED | فالقضية تتعلق بالحمام والمطبخ. فكما تعلمون, فان استعمال الصابون وتوفر الماء والطعام يساهم في اطالة العمر. |
Banyodayım. Bir dakika sonra gelecek. | Open Subtitles | انا بالحمام ستعود السيدة خلال دقيقة |
-Giant'ın soyunma odasındaydım. Sonunda kendimi Joe Taggart ile Duşta buldum. | Open Subtitles | كنت في غرفة تبديل ثياب الجيانتس انتهى بي الامر بالحمام مع جو تاغرت |
Tuvalet de bekleyip, bunu yapan adi herifi iş üstünde yakalayacaksın. | Open Subtitles | أنت إبقى بالحمام , وإقبض على الحقير بالجرم المشهود |
Hala lavaboda galiba. | Open Subtitles | ربما لا يزال بالحمام |
Hayır, hiç duymadım. Ancak tuvaleti kastettiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا، لم أسمع به من قبل لكن لا أعتقد أنه يقصد بالحمام |
- Bu sabah sen banyodayken... | Open Subtitles | ـ هذا الصباح، عندما كنت بالحمام ـ لماذا؟ |
Lavabo borusunda kan. | Open Subtitles | لقد وجدنا قطناً به مسحات من دم بالحمام |
Biliyorsun duştayken duyamıyorum. | Open Subtitles | كما تعلم ، لا يمكنني سماع الهاتف أثناء وجودي بالحمام |