- Yapma. Sonu... - gözyaşı olacak. | Open Subtitles | لا تفعل ، سينتهى ذلك بالدموع والتى قد تكون دموعى |
Belli ki gözyaşı kozunu kullanıp ona yalvarıp ona başka bir rol vermesini istedi. | Open Subtitles | من الواضح أنها طرحت مشكلتها بالدموع وطلبت اختبار آخر. |
Ama mürekkebin gözyaşıyla ıslandığı yer öyle diyor | Open Subtitles | ولكنها فعلت للتو عندما كتب الحبر بالدموع |
Kız kavgaları gözyaşıyla biter! Hey! Hey! | Open Subtitles | قتال الاخوات ينتهي بالدموع مالذي يجري هنا ؟ |
Farai başlıyor, gözleri yaşlarla doluyor. | TED | بدأت عيني فاراي تغرورق بالدموع. |
...kızım bana, zehirle damıtılmış sözlerle dolu ve gözyaşları içinde tehditler savurdu. | Open Subtitles | سأجد نفسي على الهاتف مع ابنتي في مكالمة لاذعة ساخطة مليئة بالدموع |
Kusursuz Noel'e giden yol hindistan cevizi, pasta süsü hatta Gözyaşlarıyla döşenmiş olabilir. | Open Subtitles | الطريق الى عيد ميلاد مثالي سيكون مرصف بجوز الطيب والتجميد ومن المحتمل بالدموع |
Benim için en acımasızca esen çiçek öyle düşünceler verir ki, sıklıkla göz yaşı için fazla derindir. | Open Subtitles | بالنسبة لي، وبخلا زهرة التي تهب يمكنأنتعطيالأفكارالتى تفعل غالبا ما تكمن أيضا .بالدموع |
Birden, kanepeden kalktı, kumandayı aldı ve TV yi kapattı, bana döndü ve yaşlı gözlerle şöyle dedi, | Open Subtitles | و فجأة نهض عن الأريكة و سحب جهاز التحكم و أغلق التلفاز :و التفت إلي و عيونه اغرورقت بالدموع و يقول |
Sonra, sim ve gözyaşı dolu valizini sürükleyerek Lima'ya geri döndün. | Open Subtitles | من ثم عدتي إلى لايما مع حقائبك مليئة بالدموع و hgfvdr |
göz yuvama gözyaşı gelmiş gibi oldum. | Open Subtitles | هذا الموقف جعل عيناي تمتلئ بالدموع |
Yaz geldi ama akıttığım gözyaşı dinmedi. | Open Subtitles | سأمطرك في عز جفاف الصيف وأرويك بالدموع |
dudaklarında da sevgilinin acı, gözyaşıyla ıslanmış öpücüğü. | Open Subtitles | وعلى شفتيك قبلة, حبيبك المغطاة بالدموع. |
Her şey gözyaşıyla bitene kadar bilmediğimiz şey şuydu: | Open Subtitles | الشيء الذي لم نعرفه , حتى انتهى كل شيء بالدموع , |
kalbim acıyla dolu gözlerim yaşlarla doldu | Open Subtitles | قلبي غارق في الألم عيناي مليئة بالدموع |
Gözler doldu yaşlarla, kalpler kederle. | Open Subtitles | "هذه العيون ناعسة للغاية" "وهذا القلب مليء بالدموع" |
Kaybolmayalım diye pusulama bakarken, o da köpek balığı var mı diye etrafı kolluyordu ve bize 1 saat gibi gelen 20 dakikalık bir yüzüşten sonra sonunda resifin dibine daldık ve o kadar şaşırmıştım ve mutluydum ki gözlerim yaşlarla doldu. | TED | وراقبت بوصلتى حتي نتمكن من العثور علي طريقنا للوراء وراقب هو أسماك القرش، وبعد عشرون دقيقة من السباحة كادت تبدو وكأنها ساعة، ولقد هبطنا أخيراً للشعاب، و لقد صُدمت بشدة، وفرحت بشدة وامتلأت عيناي بالدموع. |
Kendi başınıza kaldınız, efendim. Bu işin sonunda gözyaşları var. | Open Subtitles | أنت لوحدك ، سيدي هذا لن ينتهي ألا بالدموع |
Aşkın engellendiği hikayelerde olduğu gibi-- gözyaşları ve bir yolculukla. | Open Subtitles | القصص تنتهي عندما ينكر الحب بالدموع والرحيل |
Yüzü kirli ve Gözyaşlarıyla doluydu. Tişörtü parçalanmış ve kan içindeydi. | TED | كان وجهها متسخ ومليء بالدموع وقميصها ممزق ومغطى بالدماء |
En ağlamaklı melodilerin virtüözleri buraya gelip kendilerini göstererek donmuş Gözyaşlarıyla bezenmiş taca ve 25,000 dolar para ödülüne sahip olabilirler. | Open Subtitles | عازفو الألحان الحزينة الطموحون مرحّب بهم هنا و مدعوون للفوز بتاج مرصّع بالدموع المجمّدة |
Torak ana kadınların göz yaşından hamile kalacak olsaydı onun her damlasından bir timsah doğardı. | Open Subtitles | لو كانت الأرض تلقح بالدموع لكانت كل دمعة من عين امراءة تسقط . تلد تمساحا |
Minibüsün arkasında gözü yaşlı bir şişme bebek. | Open Subtitles | وهاقد ابتلت الفرشة بالدموع في خلفيّ السيارة |