Ancak şunu söyleyebilirim ki sizin bekar bir avukat, bir farmason ve astım olduğunuz her hâlinizden anlaşılıyor. | Open Subtitles | ولكنى استطيع ان اجزم, بالمشاهدة انك عازب ومحامى ومن الماسونيين ومصاب بالربو, |
Oğlum astım hastası. O ilaca ihtiyacım var. Ben geceleri çalışıyorum, eczacının işi bu saatlerde bitmiş oluyor. | Open Subtitles | لم يقل لي هذا أبي مصاب بالربو أريد الدواء |
Katie astım hastası. İlacını alması gerek. | Open Subtitles | كايتي مصابة بالربو انها تحتاج لاداة استنشاقها |
astımı olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انتى تعرفى انها مصابه بالربو أليس كذلك ؟ |
Kalmak isterdim ama astımım var ve duman halkaları üflersen bu iş yürümez. | Open Subtitles | كنت أحب البقاء فعلاً، لكني مصاب بالربو لا أعتقد أننا سننجح معاً، ما دمت ستنفخين دوائر الدخان |
Belki de el fenerini tutan kişi ağır astımlı biri olmalı, ne dersin? | Open Subtitles | ربما المصاب بالربو الحاد يجب أن يكون الشخص الذى يحمل الضوء الكاشف ؟ |
Çocukken, Astımın vardı, Bunun haricinde, hayır. | Open Subtitles | عندما كنت طفلاً أصبت بالربو ولكن عدا عن هذا لا |
Temiz hava kuralları, yerle bir. astım vakaları arttı. | Open Subtitles | وتم إهمال قوانين حماية البيئة وزادت نسبة الإصابة بالربو |
astım ya da alerji... - J. Whitner da kim? | Open Subtitles | لا أثر للصدمة، لا إصابة سابقة بالربو أو الحساسية |
Yolcu inhalerini (astım spreyi) çantada bırakmış. | Open Subtitles | يترك الركاب جهاز الإستنشاق الخاص بالربو في الحقيبة المفحوصة |
astım ilaçları yüzünden kaç çocuk öldü biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين كم طفل يتوفى من دوائهم الخاص بالربو ؟ |
Ikuko çocukluğunda astım geçirdiği için bir yıl bu adada kalmıştı. | Open Subtitles | أمُكِ كانت تعيش هنا في هذه الجزيرة مدة عام لأنها مصابة بالربو |
- O sendin işte! Birçok kişi çocukken astım geçirir. | Open Subtitles | الكثير من الناس مصابين بالربو عندما كانوا صغار |
Kendisinin de astım hastası olduğunu söylemişti ve ve benden çekinmemişti. | Open Subtitles | كانت لطيفة حقاً. قالت أنّها مُصابة بالربو أيضاً، ولا يُفترض به أن يحبسني للأبد. |
Hastanedeki kayıt ofisiyle konuştum ve demelerine göre birçok astım hastası o çevredenmiş. | Open Subtitles | لذا تحدّثتُ مع قسم الإدخال بالمستشفى، وقالوا أنّ أرقام المُصابين بالربو الحاد مُرتفعة عن المُعدّل لذلك الحي. |
Gina'nın yanındaki küçük kızın adı Phoebe astım hastası ve özel ilaçlara ihtiyacı var. | Open Subtitles | الفتاة الصغيرة التي كانت مع جينا إسمها فيبي و هي مصابة بالربو و تحتاج لعلاج خاص |
Wayne'in astımı vardı. Asla sigaraya dokunmazdı. | Open Subtitles | كان مصاباً بالربو لم يلمس السيجارة أبداً |
Kızımın astımı var. Benim adım da var mı o listede? - Candace de la Brix. | Open Subtitles | ابنتي مصابة بالربو اسمي في لائحة الانتظار |
Kia, bak, ben yapabilirdim... fakat 6 yıldan beri astımım var, tamam mı? | Open Subtitles | كيا كنت أتمني أن أفعلها بنفسي ولكني مصاب بالربو منذ كان عندي ست سنوات |
Geçen yılda astımım oldukça kötüleşti. | Open Subtitles | وكان مرَضي بالربو سيئاً للغاية في السنة الفائتة. |
Öyle birşeyi astımlı birine yaptığında ölebileceklerini... biliyor musun? | Open Subtitles | تعرفين ان فعلت ذلك بشخص مصاب بالربو قد يموت |
Göğüs kafesi ve diyafram kası eklemelerine bakılırsa, ya bir yüzücü ya şarkıcı, ya astımlı, ya da bunların herhangi bir kombinasyonu olma ihtimali var. | Open Subtitles | طبقاً لقفصها الصدري وحجابها الحاجز فهي إما سبّاحة أو مغنية، أو مصابة بالربو أو جميع ما سبق |
Astımın bile seçilmemene yeter. | Open Subtitles | فقط إمنحني فرصة. أنت غير مؤهّل لأنّك مُصاب بالربو. |