Meksika Elçiliği'ni arayıp "yerli topluluk hakları" ortaklığı konusunda ağız aramalarını istedim. | Open Subtitles | حسناً، اتّصلتُ بالسفارة المكسيكيّة وطلبتُ منهم أن يقيسوا نبض حقوق السكّان الأصليين. |
O halde niye Elçiliği arayıp, benim fıkirlerimi ona sunmuyorsun ? | Open Subtitles | هكذا تسير أمورى لم لا تتصل بالسفارة لتحصل على سائق آخر يحسن التصرف؟ |
Kahire'de elçilikte o kitaba bir şeyler yazıyordun. | Open Subtitles | ... تكتب في ذلك الكتاب بالسفارة في القاهرة |
Fas'ta onu Elçilik görevlisi adamla birlikte tesbit etiik. | Open Subtitles | رأيناها فى المغرب مع رجل بالسفارة. |
Bunu doğrulamak için Kahire'deki elçilikle bağlantı kurdum ama geri dönmediler. | Open Subtitles | إتصلت بالسفارة في "القاهرة" للتأكد، لكني لم أحصل على أي رد. |
Benim adım Albert Vandenbosh değil Fénimore Eugene Triboulet ve Belçika büyükelçiliğinde ateşeyim. | Open Subtitles | دى شن . اسمى .فيمينو اوجين غيبولية وانا مرتبط بالسفارة البلجيكية |
Bu onu eve döndürecektir. Ben yokken Elçiliğe göz kulak ol. | Open Subtitles | . ذلك سوف يحضرها للمنزل اعتني بالسفارة حتى أعود |
Irak Elçiliği'ni 3 kere arayan ben değildim. | Open Subtitles | أنا لم أتصل بالسفارة العراقية لثلاث مرات. |
Kanada Elçiliği'ni arayabilsem. Bunu çözeceğimize eminim. | Open Subtitles | لو إستطعتُ الإتصال بالسفارة الكنديّة، فإنّي واثقة أنّ بإمكاننا حل هذه المسألة |
Uçağa ulaştığımızda büyük Elçiliği arayıp bir arama ekibi oluşturmalarını isteriz. | Open Subtitles | عندما نصل إلى الطائرة، سنتصل بالسفارة ونشكّل فريق بحث. |
- Bütün sabah Elçiliği arayıp durdum. | Open Subtitles | أحتاج لمحادثتك عن شيء وكنت أتصل بالسفارة طوال الصباح |
Eğer elçilikte kalsaydım, sen tehlikede olacaktın. Bunu geçmişte bırakamam. | Open Subtitles | إن مكثت بالسفارة كنتي ستقعين في خطر |
Doğu Almanyadaki adamlarım... bana elçilikte kimliğini bulamadıkları bir köstebek olduğunu söylediler. | Open Subtitles | إتصالاتي الألمانية شرقية... أكتشفت أننا لدينا جاسوس مجهول بالسفارة. |
Doğu Almanya'daki adamlarım... bana elçilikte kim olduğunu bulamadıkları bir köstebek olduğunu söylediler. | Open Subtitles | إتصالاتي الألمانية شرقية... أكتشفت أننا لدينا جاسوس مجهول بالسفارة. |
Elçilik ile telefonda kaç defa konuştum. | Open Subtitles | لقد كنت على اتصال لا يتوقف بالسفارة |
Ve ben seni bu ülkeye aldım Ve şimdi elçilikle falan mısın? | Open Subtitles | و لقد خرقت شروط إطلاق سراحك بترك البلاد و طليقتك بالسفارة |
O Pakistan büyükelçiliğinde part-time yapıyordu. | Open Subtitles | إنه يعمل بدوام جزئي بالسفارة الباكستانية |
Elçiliğe gelip onu görmen için sana birkaç mesaj bıraktığını söylüyor. | Open Subtitles | يقول انه ترك لك بعض الرسائل كي تحضر لمقابلته بالسفارة |
Kremlin'den, savaştan önce. *Alman Büyük elçiliğinde ataşeydim. | Open Subtitles | بالكرملين قبل الحرب كنت ملحقا بالسفارة الألمانية |
Amerika büyükelçiliğini aramak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في الاتصال بالسفارة الأمريكية. |
Mesken'le oradan irtibata geçersin. | Open Subtitles | إتصل بالسفارة هناك |
Adım Antonio Ramos! Kolombiya Elçiliğini arayın! Diplomatik dokunulmazlığım var. | Open Subtitles | أتصل بالسفارة الكولومبية لدي حصانة دبلوماسية |
elçilikteki memurların arabalarını. | Open Subtitles | والتي تنطوي على سيارات العاملين بالسفارة اﻷمريكية |
Babamın İspanya'daki Amerikan Büyükelçiliği'nde tanıdıkları var. | Open Subtitles | أبي لديه معارف بالسفارة الأمريكي في اسباينا |