Kuzeninizin Leydi Catherine de Bourgh ile olan münasebetine şaşırdım. | Open Subtitles | لقد كنت سعيدا لصلة ابن عمك بالسيدة دى بورج |
Bu eve Leydi Catherine'in karşısına çıkarılacağınızı bilerek geldiniz, burada olacağımı biliyordunuz,size karşı takındığım kayıtsızlığı biliyorsunuz. | Open Subtitles | لقد أتيتِ لهذا المنزل عالمة بأنكِ ستلتقين بالسيدة (كاثرين), وعالمة بأنني سأكون هنا, وعالمة باستخفافي السحيق بكِ. |
Onu bana teslim etseniz iyi olur, yoksa bayan Rossi'yi arayacağım. | Open Subtitles | أجل بل حريّ بك أن تعطيني إياه وإلا سأتصل بالسيدة روسي |
Bak, bir tane daha var. "Lütfen yemek için bayan Dorn'u arayın. | Open Subtitles | أنظرى دعوى أخرى من فضلك أتصل بالسيدة دورن , بخصوص العشاء معنا |
Anneniz Madam Rice'a ait bir broşu takıyor. | Open Subtitles | ان والدتك ترتدى البروش الخاص بالسيدة رايس |
Bay Meyer'in bir arkadaşının imzalı ifadesine göre sözde tecavüzcü, aslında bayan Reston'la aylardır süren bir ilişki yaşıyormuş. | Open Subtitles | هناك شهادة موقعة من أحد أصدقاء السيد ميير، يشهد فيها أن من يسمى مغتصباً كان على علاقة بالسيدة ريستون، |
Krallığın First Lady'si olarak, Kraliçe odası Kral'ın annesine ait. | Open Subtitles | لدى والدة الملك وزوجتي، هذه المعروفة بالسيدة الأولى في البلاط |
Ne yazık ki kimse beni pembe şeyle sıkışmış bayana bağlayamadı. | Open Subtitles | لكن للأسف لا يمكنهم ايصالى بالسيدة ممتلئة الجسم التى ترتدى الشئ الوردى |
Sen kurt olduğun için hanımefendi, o da doğal olarak aslan oluyormuş. | Open Subtitles | يدعوك بالسيدة الذئبة وبطبيعة الحال ، هو الأسد |
Şimdiki bayan Strange'le dost musunuz? | Open Subtitles | هل انت على علاقة جيدة بالسيدة سترينج الحالية ؟ |
Yaşlı Leydi Grantham'la başla, sonra Lord Hazretleri sonra da devam et. | Open Subtitles | ابدأ بالسيدة (غرانثام) ثم سعادته وتابع بعدها |
Hayır, onun görevi George East'in dizisi bitene kadar Leydi Güzelkalp'le ilgilenmekti. | Open Subtitles | لا ، وظيفته كانت الاعتناء بالسيدة ( هارترايت ) حتى ينتهي ( جورج إيست ) من عرضه الصغير |
- Aslında Leydi Loxley ama herkes ona Leydi Mae der. | Open Subtitles | في الحقيقة اسمها السيدة (لوكسلي) لكن الجميع يدعوها بالسيدة (ماي) |
Leydi Mary'yi ben hallederim ama Anna birine söylemek zorundayız... | Open Subtitles | أنا سأعتني بالسيدة (ماري) لكن (آنا)، يجب علينا أن نخبر أحدا.. |
Evet, bayan Song'la şahsen tanıştım. İyi hallediyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | نعم, إلتقيتُ بالسيدة سونغ شخصيًا, إنها تبدو على ما يُرام. |
Ve bu bir süreliğine, doğruymuş gibi gitti. bayan Drucker'ı tanıyana kadar. | TED | ونجحت لوقت من الزمن, الى ان التقيت بالسيدة دراكر. |
Havam yerinde değil ve bana Madam demeyi kes. | Open Subtitles | لست في حالة مزاجية جيدة وكف عن مناداتي بالسيدة! |
Şans eseri, Matmazel Sainsbury Seale'in diş hekimiyle Madam Chapman'ın diş hekimi aynı kişiydi: | Open Subtitles | بالمصادفة، كان طبيب أسنان الآنسة "سانزبري سيل" هو نفسه الخاص بالسيدة "تشابمان" السيد "مورلي" |
-Sonra First Lady ile arasını yapacağız. | Open Subtitles | بالسيدة الأولى نعم ,هذا كل ما علينا فعله |
Sonuç olarak, paranın peşine düşmeyi bırakacaksın sen, ahlaksız polis ordun, işe dâhil ettiğin her kim varsa ve kesinlikle paranı çalan bayana zarar verme ile alakalı bütün düşüncelerini bir yana bırakacaksın. | Open Subtitles | لذا من الآخر، توّقف عن مطاردة تلك النقود .. أنت مع رجالك الفاسدين، وأيّ شخصٍ له علاقة بك .. وأنت طبعاً ستتخلى عن فكرة الإضرار بالسيدة التي قامت بسرقتها |
Ortadan kaybolan hanımefendi onu endişelendirmiyor mu? | Open Subtitles | وهل هو مقتنع بالسيدة المختفية؟ |
Yüzbaşı Renard hakkında öğrendiklerime göre yalnızca bayan Schade'le değil annesiyle de ilişkisi varmış. | Open Subtitles | من الذي عرفته عن النقيب رينارد، انه ليس فقط على علاقة بالسيدة شايد لكن بوالدتها كذلك. |