Ama sizi uyarıyorum, yalan tanıklık riski alıyorsunuz. | Open Subtitles | لكنى أحذرك لا تجازف حتى لا أتهمك بالشهاده الزور |
İnancımın on emrinden biri... hiç kimseye yalancı tanıklık yapmamaktır | Open Subtitles | و أحد الوصايا التى أؤمن بها هى أنه يجب ألا نسمح أبدا بالشهاده الكاذبه ضد أى أنسان |
Mahkemede, tecavüz edildiğine dair tanıklık etmen için bir yol var. - Dava bitti. | Open Subtitles | انا وجدت الطريق لك لذهاب الى المحكمة والادلاء بالشهاده على انك اغتصبتي |
Safford'un kapasite duruşmasında uzman tanık olarak tanıklık edeceğim. | Open Subtitles | أنا سأقوم بالشهاده كشاهد خبيره في جلسة سماع لمقدرات السيد سافورد |
- Onu tanıklık etmeye ikna edebilir. - Böyle bir adamı değiştiremezsin. | Open Subtitles | انه يستطيع اقناعه بالشهاده انت لا تستطيع تغيير شخص كهذا |
Ve Jason Patrone'nun Vor aleyhine tanıklık etmeye ikna edilmesi lazım. | Open Subtitles | ونحن في عملية اقناع ، جيسون بالشهاده ضده |
Anlaşmadan önce, duruşmaya gidip tanıklık yapıp yapmak istemediğini sormam lazımdı. | Open Subtitles | ساره انا ارتكبت خطا" قبل ان اتعامل معك انا اقترح عليك اختيار الذهاب الى محكمة والادلاء بالشهاده |
- tanıklık etmeye hazırım. | Open Subtitles | أنا مستعد للأدلاء بالشهاده |