Bu yüzden mutfakta çok iyi bir yangın söndürücü gerekiyor. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب وجود طفاية حريق ذو جودة عالية فى المطبخ |
- Ben de bu yüzden bana silah kullanmayı öğretmeni istiyorum. | Open Subtitles | ذلك بالضبط سبب رغبتي أن تعلمني استخدامه يا مثير |
İşte bu yüzden kadınları, orduya, çevik kuvvete ve erkeklerle dolu bir hapishaneye almıyorlar. | Open Subtitles | هذا يفسر بالضبط سبب ضرورة عدم تعيين النساء بالجيش أو الشرطة و خاصةً بسجون الرجال |
İşte bu yüzden kadınları, orduya, çevik kuvvete ve erkeklerle dolu bir hapishaneye almıyorlar. | Open Subtitles | هذا يفسر بالضبط سبب ضرورة عدم تعيين النساء بالجيش أو الشرطة و خاصةً بسجون الرجال |
Zaten o yüzden orada olmanı istemiyorum. | Open Subtitles | و هذا هو بالضبط سبب عدم رغبتى بمجيئك هناك |
Bu yüzden onun tamamen bir mikrodalga fırın gibi görünmesini sağladım. | Open Subtitles | وهذا بالضبط سبب إخفاء الآلة خلف تصميم فرن كهربائي |
Bu yüzden doktorlar aile üyelerini asla ameliyat etmemeliler. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب منع الطبيب من عمل جراحة في شخص في العائلة |
İşte tam olarak bu yüzden ilişkiye girmen doğru değil demiştim. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب عدم رغبتي الدخول في علاقة. |
Emily bak, biliyorum bu konu hakkında konuşmak istemiyorsun, ...ama tam da bu yüzden konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | إيميلي اسمعي اعرف انك لا ترغبين بالحديث عن هذا لكن هذا بالضبط سبب ضرورة تحدثنا عن ذلك |
Bu yüzden onunla başa çıkabilirim. | Open Subtitles | وهذا هو بالضبط سبب كوني استطيع التعامل معها |
Tam da bu yüzden bunu elerdim ama bu benim fikrim tabii. | Open Subtitles | وهذا بالضبط سبب تركي إياها ولكن كان هذا خياري لوحدي |
Bu yüzden duvarların dışına çıkmıyorum. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط سبب عيشي بين الجدران نحن على مايرام |
Bu yüzden daha net iletişim stratejisine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب احتياجنا لطرق تواصل أفضل. |
Bu silahı, işte bu yüzden yapmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | هذا هو بالضبط سبب عدم ارادتي لصنع ذاك السلاح |
İşte bu yüzden seninle bu konuşmayı yapmak istemiyordum. | Open Subtitles | وهذا هو بالضبط سبب إنّني لم أكن أريد التطرّق لهذا الحديث معكِ. |
Tamam, işte tam da bu yüzden Annemin gelmesini istememiştim. | Open Subtitles | حسناً، هذا هو بالضبط سبب عدم رغبتي بمجيء والدتي |
Gör, işte tam bu yüzden kızlar cinsel tacizleri bildirmiyor. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب عدم تبليغ الفتيات عن الاعتادءات الجنسية |
Bunun neden böyle olduğunu bilemiyorum ama bence bunu nedeni artık bizim uzağımızdaki yerlerde yaşanan acılar hakkında çok fazla bilgi sahibi olmamız ve bu yüzden uzağımızdaki yabancıların acılarını daha çok önemsiyor olmamızdır. | TED | ولا أعرف بالضبط سبب هذا، لكن أعتقد أن السبب ربما يعودُ لأننا الأن نعرف أكثر بكثير عن معاناة الغرباء في الأماكن البعيدة، ولهذا نحن الأن نهتمُ أكثر بكثير بمعاناة هؤلاء الغرباء البعيدين. |
Bu yüzden daha önce bir şey söylemedim. | Open Subtitles | وهذا بالضبط سبب أنني لم أقل شيئا سابقا |
İşte seni bu yüzden ailemden uzak tuttum. | Open Subtitles | هذا بالضبط سبب عدم إخبارك بعائلتي |