ويكيبيديا

    "بالعبور" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • geçmesine
        
    • sıçramaya
        
    • geçmenize
        
    • geçiş
        
    • geçmemize
        
    • geçme
        
    • geçmeme
        
    • sıçradı
        
    • sıçrayıp
        
    • Geçmelerine
        
    Koruyor olsalardı, milletin geçmesine izin vermezlerdi. Open Subtitles لو كانو هنا لهذا ما كانوا سيسمحون للناس بالعبور من خلالهم
    Kontrol edemediğiniz çok belli olan haydutların onun geçmesine izin verdiklerini varsayarsak güvenli bir şekilde eve dönmeme refakat edecek bir maiyet gelecek. Open Subtitles . أفترضت أنك غير قادر على السيطر على المجرمين , إسمح له بالعبور . حاشيتة ستصل لترافقنى الى المنزل مباشرة
    - I.Ö.H. sürücüsünü çalıştırın ve gemiyi sıçramaya hazırlayın. Open Subtitles إذن أدر المحرك النفاث وجهز السفينة للقيام بالعبور
    Çekilebilirsin. Özel mülke izinsiz giriyorsunuz. İzniniz olmadan geçmenize müsaade edemem. Open Subtitles غادروا، إنّكم تقتحمون ملكيّة خاصة، ولن أسمح لكم بالعبور دون إذنٍ.
    Bana sektör geçiş izni çıkarabilir misin, böylece neler yapabileceğime bir bakarım? Open Subtitles هل بإمكانك اعطائي إذناً بالعبور لكي اتمكن من الخروج من المدينة ومعرفة ما جرى معه ؟
    geçmemize izin verirseniz sizi incitmeyeceğimize söz veriyoruz. Open Subtitles إذا سمحتوا لنا بالعبور أعدكم بألا نؤذيكم
    Yoksa sınırı geçme şansımızı kaybederiz. Open Subtitles وإلّا سنفوّت فرصتنا بالعبور
    Ben doktorum, geçmeme izin verin. geçmeme izin verin, lütfen. Open Subtitles إنني طبيب اسمحوا لي بالعبور اسمحوا لي من فضلكم
    - 24 gemi sıçradı. Open Subtitles أربعة وعشورن سفينة قاموا بالعبور
    Bu yaralı kuş sağa sola sıçrayıp duruyor. Open Subtitles هذه المركبة المصابة تقوم بالعبور بارجاء المكان هناك
    Geçmelerine izin vediğimiz takdirde Hanyang kesinlikle yanacaktır. Open Subtitles لو سمحنا لهم بالعبور العاصمة ستُباد حتماً
    Teoride, bu aynı zamanda oradaki şeylerin tehlikeli bir şekilde bu tarafa geçmesine izin verecek. Open Subtitles سيسمح ذلك نظرياً لأشياء من هناك بالعبور إلى هنا أيضاً، وهو شيء قد يكون خطيراً، ولذلك صنعت مقبساً.
    Süpermarketlerdeki barkodları okutup geçmesine izin vermek gibi. Open Subtitles كقارئ الشريط الرمزي في المتاجر ثم يسمح لهم بالعبور
    - Suç mahallini riske attı. - Ambulansın geçmesine izin verdi. Open Subtitles لقد عرض مسرحّ الجريمة للتشويه سمح لسيارة إسعافٍ بالعبور
    Müfettişlerimizden biri, geçmesine izin verdiğimiz birinden hasta olduğunu söyledi. Open Subtitles وواحد من مُفتشيني يقول أنه اُصيب بالمرض من أحد الأشخاص الذين سمحنا لهم بالعبور
    Böyle sıçramaya devam edersek, yolu bulamayacağım. Open Subtitles إذا أستمررنا بالعبور بمثل ذلك , فلن أكون قادرة على إيجاد طريقنا للعودة للأرض
    sıçramaya ne kadar kaldı? Open Subtitles كم الباقى من الوقت للقيام بالعبور ؟
    Çekilebilirsin. Özel mülke izinsiz giriyorsunuz. İzniniz olmadan geçmenize müsaade edemem. Open Subtitles غادروا، إنّكم تنتهكون ملكيّة خاصّة، لن أسمح لكم بالعبور دون تصريح.
    Grupla karşılaşırsanız, geçmenize izin verirler. Open Subtitles إذا ذهبتم إلى القوات ، سيسمحون لكم بالعبور
    Efendim, 24 saatlik geçiş izni vermemizi öneriyorum. Open Subtitles سيدى انا انصح بالعبور المتسلل على مدار 24 ساعة .
    Schmidt daha az önce o dev pervaneden geçmemize yardım etti. Open Subtitles شميت ساعدنا بالعبور من الخلاط العملاق هناك
    Yoksa sınırı geçme şansımızı kaybederiz. Open Subtitles ‫وإلا ستفوت فرصتنا بالعبور
    - Eğer ölürse, sırf geçmeme izin--- Open Subtitles ــ إن مات بسبب رفضك السماح لى بالعبور...
    Geri kalan bütün Cylonlar sıçradı. Open Subtitles وباقى السيلونز قاموا بالعبور بعيداً
    Birazdan sıçrayıp, filoya haber verirler. Open Subtitles سيقومون بالعبور بعيداً ويخبرون أسطولهم
    Tabii ya, Geçmelerine izin verin! Open Subtitles هذا صحيح،من الأفضل السماح لهم بالعبور

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد