Yüksek ihtimalle örümcek veya başka bir şeyle doludur. | Open Subtitles | من المحتمل أنها مليئة بالعناكب أو ما شابه |
Onları genelde içimizden saymayız. Şahsen ben pek de örümcek hayranıyım diyemem. | Open Subtitles | نحنُ لانعتبرهُم حقاً جُزءاً من العائلة شخصياً ، أنا لستُ مولعاً بالعناكب بحدِ ذاتِها |
Küçük bir kız örümceklerle oynayamaz. Ya da ölü kertenkelelerle... | Open Subtitles | الفتيات الصغيرة لايجب أن تلعب بالعناكب والسحالي الميتة. |
Evet, baskıcı, duygusuz örümceklerle dolmuş bir cehennem olmuş ama buraya bir yörüngeyle geldim o yüzden bence bu yolculuğun yıldırıp topallayarak da olsa ona, Yael'e getirme ihtimali var. | Open Subtitles | نعم إنها قرية مكبوتة عديمة الانسانية موبوءة بالعناكب بغيضة ولكنني كنت أحاول إيصال نقطة هنا |
Her tarafı örümcekler de sardı, birinci kat hariç. | Open Subtitles | وبعد الطابق الثاني المنزل ممتلأ بالعناكب |
Steve vampirlere saplantılıydı, diğer taraftan bende örümceklere saplantılıydım. | Open Subtitles | ستيف) كان مهوساً بمصاصي الدماء) وإلى جانب ذلك كانت أنا مهوساً بالعناكب |
Bal arılarının, üzerinde yengeç örümcekleri bulunan çiçekleri ziyaret etme olasılıkları kuşkusuz daha yüksek bu ziyaretlerin bedelini de çoğu kez hayatlarıyla ödüyorlar. | Open Subtitles | يبدو أن نحل العسل يزور الأزهار بالعناكب السرطانية عليها أكثر من الأزهار دون عناكب، عادة بعواقب مميتة. |
Düşman örümceklerin yürüyüşü fikrin iyi bir hamleydi. | Open Subtitles | ...فكرتك المتعلقة بالعناكب السامة لمسة جميلة |
Her yer tozla kaplı ve örümcek kaynıyor. | Open Subtitles | المكان مغطي بالتراب ومليئ بالعناكب |
Ve örümcek dolu. | Open Subtitles | ومليءٌ بالعناكب. |
Umarım bu gelen örümceklerle kaplı kocaman ve hamile bir kuştur. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون "طير كبير حامل ومغطى بالعناكب"َ |
Kafası örümceklerle dolu ve de yosunla. | Open Subtitles | رأسها مليئ بالعناكب و الطحالب |
Ve örümceklerle ilgili rüya görme. | Open Subtitles | ولا تحلمي بالعناكب |
"Evinizi bastıysa böcekler, doldurduysa sinek ve örümcekler." | Open Subtitles | إذا كان غمر بيتك بق، ومتلىء بالعناكب والذباب أو البعوض |
Radyoaktif örümcekler ve kriptonit ihtimalleri üzerinde duruyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرت بالعناكب المعرّضة للإشعاع والكريبتونايت |
Jimmy, bana şu aptal fobinden bahsetti şimdi ben de kafam örümceklere dolu uyanacağımı düşünmekten uyuyamıyorum. | Open Subtitles | لأن (جيمي) أخبرنا بشأن رهابك، والآن لا يمكنني النوم دون القلق بأني سأصحو ورأسي مليئة بالعناكب |
Rüyasında örümcekleri gördüğü için. | Open Subtitles | جميعنا خائفين لأنه حلم بالعناكب |
Fransız yemek kitaplarıyla karışmışlardı. Bu arada, örümceklerin istilasına uğramıştı. | Open Subtitles | كانوا مختلطين بكتب الطبخ الفرنسية، وبالمناسبة، إنها موبوءة بالعناكب! |