Konu silahlı şiddet olduğunda eğer kendi akıl sağlığımızla ilgili zayıflıklarımızı kabul etmezsek akıl sağlığı tartışmalarının bir anlamı olmaz. | TED | عندما يتعلق الأمر بالعنف المسلّح، فإنه يفشل الجدال حول الصحة العقليّة إذا لم نعترف بأوجه ضعفنا الشخصية أمام الأمراض العقليّة. |
Onlara emekleri için para ödendiği zaman bile erkeklerden düşük ücretlerle çalıştırılıyor ve savunmasız kalıyorlar çünkü ekonomik özgürlükleri yok, ve hayatları devamlı olarak istismar, şiddet ve taciz gölgesi altında sürüyor. | TED | فهن يتلقين راتباً أقل من نفس العمل الذي يقوم به رجل إن كن يتلقين أي راتب من الأساس . ولا يزلن ضعاف لأنه لا يملكن حرية اقتصادية ودائماً يهددن بالاستغلال بالعنف والاساءة |
Ben "dijital aile içi şiddet" diyorum. | TED | وانا ادعوه الآن بالعنف المنزلى الإلكترونى |
Zihinsel sağlığımız ve duygusal dengemiz bundan çok etkileniyor. Zarar görmekle tehdit edildiğimizde nörobiyolojik olarak bunu şiddete uğramış gibi yaşarız. | TED | صحتنا العقلية، حالتنا العاطفية هي الأكثر تضررًا لأن التهديد بالعنف هو كالعنف بحسب خبراء بيولوجيا الأعصاب. |
Artık şiddete inanmıyordum ama, bir şeyler yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | لم أعد أؤمن بعد ذلك بالعنف لكن كان هناك شيء لابد أن أفعله |
Eşimizi pek çok şekilde aldatırız: hor görmeyle, ihmalle, umursamamayla, şiddetle. | TED | هناك حالات كثيرة نخون فيها شريكنا بالازدراء، بالإهمال باللامبالاة ، بالعنف |
Parmaklıklar ardındaki şiddeti gösteren filmleri erkeklere izlettiğimizde eğer şiddet yanlısı iseler bunun bir sonucunun olacağını yüzlerine vurmak istedik. | TED | حين نُري الرجال الأفلام التي تظهر الجناة خلف القضبان نريد عرض حقيقة أنه إن قام رجل بالعنف فسوف تكون هناك تداعيات |
Başka bir deyişle, konu şiddet olunca, kafası karışık basit bir insanım. | TED | وبعبارة أخرى، أنا أُمثل الطبيعة المضطربة للإنسان فيما يتعلق بالعنف. |
Söz konusu şiddet olduğunda ortalık kokteyle dönüyor. | Open Subtitles | . عندما يتعلق الأمر بالعنف . يوجد بحق سوق كبير |
İsteklerini alevlendirecek olan şiddet ile değil gözlerini açacak bir kararlılıkla. | Open Subtitles | ليس بالعنف الذي سوف يثير مشاعرهم و لكن بالاصرار الذي سيفتح عيونهم |
Hem de kadınlara şiddet uygulayan biri. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ تاريخُ مليئ بالعنف ضدّ النِساءِ |
- Çizgi filmleri suçluyorum, o kadar şiddet içeriyorlar ki. | Open Subtitles | هذا بسبب أفلام الكارتون إنها مليئة بالعنف |
Çocuklukta şiddete bağlı ciddi davranış bozukluklarına bak. | Open Subtitles | كانت لديه اضطرابات اثناء الطفوله مصاحبه بالعنف الشديد |
Artık resmen şiddete karşı hassasiyetimiz azalmış durumda. | Open Subtitles | أصبحنا الآن جاهزين للقيام بالعنف بشكل رسمي. |
Bu kentte şiddete izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن اسمح بالعنف والفوضي في هذه البلدة |
Truth, Tanrının onu koruyacağından emindi ancak bazı kalabalıklar onun cesaretine şiddetle karşılık verdi. | TED | كانت تروث واثقة أن الرب سيحميها، ولكن قابلت بعض الجماهير شجاعتها بالعنف. |
Şiddetli hazlar şiddetle son bulur. | Open Subtitles | هذه المسرات العنيفة تنتهي بالعنف ، و يموتون فى انتصارهم |
Hükümet artık yönetemez oldu soruna şiddetle cevap veriliyor | Open Subtitles | الحكومة لم تعد تحكم إنها ترد على المشاكل بالعنف |
Polis olarak seni severim şiddeti işin bir uzantısı olarak görmeni de. | Open Subtitles | أقدّرك كشرطي يقبل بالعنف كشرط ضروري لإتمام مهنته. |
Müvekkillerimin bu vahşi ve korkunç suçla hiçbir ilgileri yoktur. | Open Subtitles | موكلاي ليس لهما اي علاقة بالعنف ، وهذه الجريمة المروعة |
- şiddetin çözüm olduğuna inanmaz. | Open Subtitles | ـ أنه لا يؤمن بالعنف ـ يجب ان يؤمن بذلك, أنا متصل بهم |
Ağlayıp sızlayarak değil ansızın. | Open Subtitles | ليس بالتذمر لكن بالعنف |
Eşime olanlardan dolayı hâlâ şok içindeyim ama yaşanan şiddet ve yapılan tehditler beni asla susturamayacak. | Open Subtitles | ..أنا مازلت مصدومة جراء ما حدث لزوجتي ولكن العنف والتهديد بالعنف لن يوقفني أبدًا |