ويكيبيديا

    "بالعواطف" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • duygu
        
    • duygusal
        
    • duygularını
        
    • duygularla
        
    • duyguları
        
    • duyguların
        
    • yüklü
        
    • tutkularla
        
    Ve orada, terk edilmiş bir çocuk ve annesi ile, onları terk eden adamla ilgili olarak son derece duygu yüklü bir kadınla karşılaştım. Open Subtitles وو جدت هناك إمرأة جياشة بالعواطف تجاه الطفلة التي تم التخلي عنها ورجلاٌ تخلا عنهما
    Şu anda, gizlice, duygu yüklü bir konuşma yapabileceğim tek sen varsın. Open Subtitles إنك الشخص الوحيد الذي استطيع أن أجري معه محادثة سرية محملة بالعواطف في هذه اللحظة
    Kendim ve teşkilat hakkında düşüneceğim bolca zamanım oldu ve farkettim ki duygusal bağlar olduğu sürece bu işi yapamam. Open Subtitles كان لدي الكثير من الوقت لأفكر بنفسي والوكالة وأدركت أنني لا أستطيع أن أفعل هذا العمل الذي لديه ارتباط بالعواطف
    Ama bu şey insan duygularını nasıl kışkırtacağını iyi biliyor. Open Subtitles ولكن ذلك الشيء يعلم حقاً كيف يُراوغ بالعواطف البشرية وتخدعهم
    Psikoz hastalarının nöbetlerini azaltmada bu yöntemi kullanıp başarılı olunca Scoville, H.M.'nin hipokampusunu çıkarmaya karar verdi. Yani duygularla bağlantılı limbik sistemin bir parçası olduğu bilinen ancak işlevi bilinmeyen bölümü. TED وبما أنّه استعان بالجراحة بنجاح لتخفيف نوبات مرضى الذُهان، قرر سكوفيل استئصال الحُصَين من دماغ هـ. م. وهو جزء من الجهاز الطَرْفي والذي كان يُربط بالعواطف لكن لم تكن وظائفه معروفة.
    Hitchcock, duyguları manipüle etme konusunda takıntılıydı. Open Subtitles هيتشكوك كان مهوساً بموضوع التلاعب بالعواطف
    Ama süremiz olsaydı bile, bu duygu sömürüsü olurdu. Open Subtitles وحتى إن كان لدينا الوقت, سيكون تلاعبًا بالعواطف.
    Çok duygu dolu bir gün oldu. Göz çevrem biraz kötü durumda. Open Subtitles كان يوماً مشحوناً بالعواطف وعيناي تحتاج لعناية
    Bunlar gerçekten, İsrailli ve Filistinli sakinlerin arasındaki duygu yüklü sahneler. Open Subtitles شىء مدهش حقاً مشاهد مشحونة بالعواطف بين الإسرائيليين والسكان الفلسطينيين
    O, en eski atalarımızın akıllıca becerilerinden ve zengin duygusal yaşamlarından bize devredilmiş bir hediyedir. TED انه هبه، قدمت الينا من الحرف الذكيه و الحيوات الغنية بالعواطف لأجدادنا القدماء
    Bu gördüğünüz, benim için çok duygusal bir yıl olan, 1996'da bildiğimiz en büyük asal sayıydı. TED وهذا هو أكبر عدد أولي عرفناه في عام 1996، عام مليء بالعواطف بالنسبة لي.
    CA: Kimlik hakkındaki bu sorular nedeniyle aşırı duygusal bir gün olmalı, sizi görmenin heyecanı belki de onlara TED كريس: من الأكيد أنه كان يوما مليئا بالعواطف بسبب تلك الأسئلة حول الهوية، وفرحة لقائك وإدراكهم لما خسروه.
    Tamam, insan duygularını bilmem ama kulağa birisi kızmış gibi geliyor. Open Subtitles حسناً أنا لست خبيرة بالعواطف الإنسانية و لكن كلامك يبدو كـ كلام شخص غاضب
    cıgır acan pedagojik yaklasımımız, kisinin kendi duygularını kontrol etmesine odaklanıyor. Open Subtitles منهجنا التربوي الرائد يُركز على التحكم الذاتي بالعواطف
    Kendi duygularını kontrol etmesi mi? Open Subtitles التحكم الذاتي بالعواطف ؟ كيف توصلت لذلك المنهج إذن ؟
    Ve bu filmin duygularla yönlendirilmiş olmasını istedim, ve gerçektende yolculuğumu takip etmesini. TED و لكنني أردت لهذا الفلم أن يكون مقاداً بالعواطف لا بالأفكار و يتبع مسيرتي بحق.
    Kusursuz bir makine olduğunu iddia ediyorsun ama en kötü insani duygularla hareket ediyorsun. Open Subtitles كماترى,انت تدعىأنكالةمثالية .. لكنك مُصاب بالعواطف الإنسانية الأكثر غلاً
    Beyin zarı o kadar kalınlaşıyor ki duyguları kontrol eden merkezi etkisiz hale getiriyor. Open Subtitles إنّ القشرة المُخيّة تُصبح سميكة جدًّا إذ أنّها تُغطّي على المنطقة المُستخدَمة للتّحكّم بالعواطف.
    duyguların hüküm sürmesine izin veriyoruz, hiçbir zaman çok gayret etmenin, kısıtlarımızın meyvesi olduğunu fark etmiyoruz. TED لذلك نسمح بالعواطف الضعيفة بالسيطرة دون ملاحظة أن الضغط فقط كان ثمرة قيودنا.
    Ben, tüm beyhude tutkularla ilgileniyorum. Open Subtitles دائما ما أفتن بالعواطف التي لا تثمر عن شيء

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد