"بالغموض" - ترجمة من عربي إلى تركي

• gizemli
• gizem
• gizemlerle

gizemli derken gayrimeşru veya babası uzaylı falan mı demek istiyorsun?
هل تعني بالغموض بأننا انجبناها بدون زواج ام انجبت من الغرباء؟

Foxhill? Herkes neden böyle gizemli hiç bilmiyorum.
إننى لا أعرف لماذا يتسم الجميع بالغموض هكذا

Ondan çok etkilendim çünkü karanlık ve gizemliydi ve sonra daha fazla karanlık ve gizemli olmaya başladı.
لقد كنت منجذبة إليه لأنه كان غامضاً, وبعدها استمر بالغموض أكثر وأكثر.

Ama ben size burada birinci kısımda bir gizem vadetmiştim.
ولكنني اعدكم بالغموض هذا هو الجزء الاول

Hakkımdaki her şeyi sana anlatırsam bu ilişkide gizem kalmaz.
إذا أخبرتك بكل شىء عنى لن يكون لديكى إحساس بالغموض تجاهى بعد الآن

Tıpkı bildiğimizi sandığımız kozmos gibi bu da gizemlerle doluydu.
و تماماً كالكون الذي ظننا بأننا نعرفه كان مليئاً بالغموض.

Biliyorum çok gizemli bir evin var, ama eminim bir kanepesi vardır.
أعلم إنه محاط بالغموض لكن لابد أن يكون بها آريكة

Belki de sandığın kadar gizemli ve bulunması zor değilsindir.
ربما لستِ بالغموض و المراوغة التي تتصورينها

Hiç böyle gizemli ve maceralı bir hayatımız olsa nasıl olurdu diye merak ettin mi?
هل تسألت يوما ما سيكون لو كنا سنعيش حياة مليئة بالغموض والمغامرة في مثل هذا

...sen öldükten sonra, her şeyin daha az gizemli gelmesi.
برحيلك ، تضاءل إحساسي بالغموض الذي يحيط بنا

Bak, her davada gizli kapaklı gizemli, entrikalı şeyler olmak zorunda değil.
اسمع، لا يُفترض بكلّ قضيّة أن تكون مُمتلئة بالغموض والإثارة.

Üzgünüm. gizemli görünmeye çalışmıyorum.
انا اسفه ,لا ارغب بوصف كلامي بالغموض

Biraz gizemli ol diyorsun yani.
اذا اتحلى بالغموض ,اهذا ما تقوله

Kendimi... Son derece gizemli hissetmemi sağlıyor.
إنه يجعلني أشعر بالغموض اللذيذ

Her zaman penguenlerin gizemli olduğunu düşünmüşümdür.
أن عالم البطاريق ملىء بالغموض

Ancak Queensboro Köprüsü'nden görülen şehir dünyanın tüm gizemlerini ve çılgınca gizem vaatlerini içerircesine ilk kez görülmüş izlenimi uyandırırdı.
لكن المدينة بدت من الجسر كما تبدوا دائما لمن يراها لأول مرة وعد بالغموض والجمال

Kim bir çantanın gizem ve entrikayla bezeli bir davaya dönüşeceğini bilebilirdi ki?
من علم أن حقيبة مفقودة ستتحول إلى قضية مليئة بالغموض والغرابة ؟

- Umarım gizem ve entrikayla bezenmiş bir davadır.
في قضية مليئة بالغموض والشذوذ كما آمل

Bu tip şeylerin nasıl olduğu bir gizem, değil mi?
وقوع هذه الأحداث مشوّب بالغموض

gizemlerle dolu bir adamdan kaçmaya mecbur kaldı.
أُرغم على الفرار من رجل محاط بالغموض

Dünya, gizemlerle dolu.
العالم ملئ بالغموض

350)}Dünya gizemlerle dolu iki yoldan hangisinde yürüyeceğini uzaklardan izleyeceğim
350)}العالم مليئ بالغموض 350)}أنا سوف أشاهدك من بعيد و أنت تشق طريقك