Yetimhaneye bağışlanan her bir kuruşu, müdür zimmetine geçiriyordu. Yokluğumda çocuklar o kadar bakımsız kalmışlardı ki kendilerini doyurmak için fare yakalamak zorunda kalmışlardı. | TED | كان المدير يختلس كل سنت يتبرع به لدار الأيتام، وفي غيابي، كان الأطفال يعانون من إهمال فظيع حيث أجبروا على الإمساك بالفئران لإطعام أنفسهم. |
Çizmenin içi yeni doğmuş fare kaynıyordu. | Open Subtitles | كان الحذاء ملئ بالفئران الوليدة المرتبكة |
Şu berbat otelinin her tarafı fare kaynarken ne cüretle böyle bir şey söylersin sen? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على قول هذا بينما فندقك المتعفن مليىء بالفئران |
Özür dilerim bayan ama, otelimde Farelere müsade edemem. | Open Subtitles | أنا آسف يا سيدتي ولكنى لا أستطيع أن أسمح بالفئران في فندقي |
Ne öğrenmiyorlarmış? Farelere güvenme. Kediler camdan yapılıyor. | Open Subtitles | أن لا يثقوا بالفئران والقطط مصنوعة من الزجاج |
Çürümüş kabaklar, yanmış yapraklar siyah kediler de, fareler gibi çiftleşiyor. | Open Subtitles | القطط السوداء تتزاوج كما الحال بالفئران في الممر |
Övünmek gibi olmasın ama çok güzel fare yahnisi yaparım. | Open Subtitles | الان، لا اقصد أن أتباهى ولكني أصنع مرق بالفئران شهيا للغاية |
"Sürekli ağrı, sanki midem fare dolu." | Open Subtitles | الألم مستمر بضراوة كما لو أن معدتي مليئة بالفئران |
O fasülye kafalılardan kaçının senin fare çizgili paltolarından giydiğini bilmek isterdim. | Open Subtitles | ولبسوا من معاطفك المخططة بالفئران. |
fare çuvalımı yere koyup, sana bir şey anlatayım. | Open Subtitles | دعني أضع حقيبتي المملوئة بالفئران وتوضيح شيئاً لك . |
fare dolu bir ayakkabı kutusu var. | Open Subtitles | لديها صندوق حذاء مليء بالفئران |
Bazı egzersizleri gösterir misiniz, mesela fare yakaladıkları yeri? Tabii. | Open Subtitles | هل يمكن أن ترينا بعض التدريبات كـ"أين يمسكون بالفئران"؟ |
Biliyor musun orası fare dolu? | Open Subtitles | المكان مليء بالفئران |
İnsana yakın bir tür, Farelere oranla birkaç avantajı var: Bedavalar, onları tıraş etmezsiniz, kendileri beslenebilirler ve kimse ofisinize protesto için gelmez. "Laboratuvar tıp öğrencilerini koruyun." | TED | أنها أصناف قريبة من الإنسان، مع العديد من المزايا بمقارنة بالفئران: أنهم أحرار، ولا تحلق لهم، و يطعمون أنفسهم، ولا أحد يتعسكر المكتب الخاص بك قائلاً: "خلصوا طالب المختبر الطبي". |
Annem, Farelere pek düşkün değildir. | Open Subtitles | أمي ليست مجنونة جداً بالفئران |
Farelere neler yaptığını görmelisin. | Open Subtitles | عليك رؤية ما تفعله بالفئران |
Farelere burada yer yok! | Open Subtitles | غير مسموح بالفئران هنا |
Farelere kafayı takmıştı. | Open Subtitles | كان مهُووسًا بالفئران. |
fareler dikse de pahalı bir elbise | Open Subtitles | ملابس غالية الثمن مصنوعة بالفئران ليس أقل |
Duvarlar elektriklenmiş fareler ile dolu. | Open Subtitles | الحوائط مليئة بالفئران المكهربة |
Arkadaslarinizla iyi eglenceler size fareler sizi. | Open Subtitles | تمتعوا بالفئران يا فئران |