Gece kelebeklerle dolduğu zaman... | Open Subtitles | عندما تكون السماء ليلاً تصبح مملؤة بالفراشات |
Çamura bulanmıştım ve o da kelebeklerle kaplı bir çalı gibi orada duruyordu. | Open Subtitles | وهي واقفه هناك كما لو أنها شجره مغطاة بالفراشات |
Midesini ölü kelebeklerle doldurmuş. | Open Subtitles | ملأ معدتها بالكامل بالفراشات الميتة |
Amerikan meyve şirketi kasabaya gelince her zaman sarı kelebekler tarafından takip edilen bir tamirci de gelir. | TED | عندما تأتي شركة الفواكه الأمريكية للمدينة، ويأتي أيضًا الميكانيكي الرومانسي المتبوع دائمًا بالفراشات الصفراء، |
Eğer dünyayı ben yaratsaydım, vaktimi asla kelebekler ve nergislerle harcamazdım. | Open Subtitles | لو أنني أصنع عالماً .. فلن أفسده بالفراشات و النرجس البري الأصفر |
- kelebeklerle ilgilenir misiniz? | Open Subtitles | هل تهتم بالفراشات ؟ |
Tüm duvarlarını kelebeklerle kaplamıştı. | Open Subtitles | غطت كلّ الحيطان بالفراشات. |
Bu adam muhteşem demiştim ve ben de midemde kelebekler hissetmiştim. | Open Subtitles | هذا الرجل مدهش وأنا كل شئ يتعلق بالفراشات |
Dakikalar sonra kelebekler arasında, kelebekler hissetmeye başladım. | Open Subtitles | بعد لحظات وبين الفراشات، شعرت بالفراشات |
Midemde kelebekler uçuşuyor! | Open Subtitles | أشعر بالفراشات |