Yeni şekil ve işlevlerde yeni proteinler tasarlayabileceğimizi zaten gösterdik. | TED | لقد أثبتنا بالفعل أن بمقدورنا تصميم بروتينات جديدة مع أشكال ووظائف جديدة. |
Siz donarken zaten çocuğunla vakit geçirmene izin vereceğim. Şimdi, onlar... | Open Subtitles | سأسمح لكى بالفعل أن تقضى وقتا مع طفلتك بينما تتجمدون حتى الموت |
Şu andaki sayımızla kampı ele geçirmek için onların çok kalabalık olduğunu daha önce zaten tespit etmiştik. | Open Subtitles | نحن نعلم بالفعل أن هناك العديد من الحراس حولنا |
Bence kardeşin ve yeğeninle beraber yaşaman gerçekten çok güzel. | Open Subtitles | أعتقد أنه أمر رائع بالفعل أن تعيش مع أختك وأبنها. |
Gerçek bir pompa. Balonu gerçekten şişirebilirsiniz. | TED | إنها مضخة حقيقية. يمكن بالفعل أن تفرقع البالون. |
Ben çoktan kararımı vermiştim. İntihar etmem gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | كنت قد قررت بالفعل أن أموت وشعرت بأن الأنتحار أصبح واجباً |
Bu, bahçelerimizi dönüştürdüğümüz şey ve şunun kilit mesaj olduğunu düşünüyorum: "Bahçeler iyi yiyecek yetiştirir." | TED | هذا هو الشكل الذي حولنا إليه الساحة، وأعتقد بالفعل أن الرسالة الأساسية هي: ينمو بالحدائق غذاء جيد. |
Bu adamın şeytanın ta kendisi olduğunu düşünmüyor muydu zaten? | Open Subtitles | حسبت أنه قرر بالفعل أن هذا هو الشيطان نفسه |
Beaumont'un arasının patlayıcılarla iyi olduğunu zaten biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف بالفعل أن بيمونت يتعامل مع المتفجرات بشكل جيد |
yani, zaten biliyoruz ki sen açık forumlara karşı saplantılısın. | Open Subtitles | أعني نحن نعلم بالفعل أن لديك حب للنقاشات المفتوحة |
Bazı yerlerde dublörleri olduğunu zaten biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف بالفعل أن لديهم عملاء في المكان |
Atom altı partiküllerle yapılan deneyler bizlere zaten bir nesnenin gelecekte nerede konumlanacağının limitlerini gösteriyor. | Open Subtitles | يؤثر على ما يمكن أن يحدث في الماضي. التجارب مع الجسيمات دون الذرية أظهرت بالفعل أن وضع شيء في المستقبل |
Bu adamın şeytanın ta kendisi olduğunu düşünmüyor muydu zaten? | Open Subtitles | حسبت أنه قرر بالفعل أن هذا هو الشيطان نفسه |
Bu yolculukla ve muhtemelen bu deneyimle birlikte gerçekten her fotoğrafın eşsiz olduğunu anlamaya başladım. Çünkü ansızın o anda, kazanmak için zorlandığım bir şey şeydi o. | TED | والآن، لقد كانت هذه الرحلة وربما هذه التجربة بالتحديد عندما بدأت أشعر بالفعل أن كل صورة كنز ثمين، لأنه فجأة في تلك اللحظة، كانت شيئًا اضطررت لكسبه. |
bazı türden cezalara sahip olmak da gerçekten yardımcı oluyor. | TED | إنه يساعد بالفعل أن يكون هناك نوع من العقاب . |
Geçmişin hikâyelerini galiplerin anlattığı gerçekten doğru ama ben yeni bir nesilim. | TED | لقد كان صحيحًا بالفعل أن قصص التاريخ يرويها المنتصرون القدماء، ولكنني أنتمي لجيل جديد. |
Senden gerçekten nefret etmemi istemiyorsan, lütfen anahtarları ver. | Open Subtitles | من فضلك أعطني المفاتيح إلا إذا كنت تريدني بالفعل أن أكرهك |
çoktan Buddy'i doğrudan Cyrus'a gitmeye ikna ettim. | Open Subtitles | أقنعت بادي بالفعل أن يذهب مباشرة إلى سايرس |
Yollarımızı ayırmaya çoktan karar vermiştik. | Open Subtitles | لقد قررنا بالفعل أن نذهب كلٌ في طريق منفصل |
Bana akıl sağlığının iki yönlü bir sokak gibi olduğunu gösteren bir arkadaşım var. | TED | لدي صديق أظهر لي بالفعل أن الصحة النفسية لها اتجاهان. |
Lütfen, lütfen inkâr etmeyin ve doğrulanmayan verilere bakın. Bu gerçekte eski kalıplarınızın yanlış olduğunu kanıtlayacak. | TED | من فضلكم، من فضلكم اخرجوا فقط من الإنكار وابحثوا عن البيانات غير المؤكدة التي ستثبت بالفعل أن صوركم النمطية خاطئة. |