Haklıymışsın. gerçekten hiç hız yapmıyorsun. | Open Subtitles | لقد كنتَ مُحقاً , فأنت بالفعل لا تقود بسرعة مطلقاً |
Onun için gerçekten çok üzgünüm. Kimse benim kadar üzülemez. | Open Subtitles | هذا مؤسف بالفعل لا أحد يشعر بالأسف أكثر مني |
gerçekten bez yok. İstersen içeri bir göz at. | Open Subtitles | بالفعل لا يوجد خرق انظر في الداخل لتتأكد |
Ve hiç kimsenin hidrojen hat frekansında yayın yapmaması gerekiyor. | Open Subtitles | و بالفعل لا يُفترض بأحدٍ أن يُرسل بتردد خط الهيدروجين, |
zaten ilaç kullanıyor. Bizim ilaçlarımızı. İlaç etkileşimi riskini göze alamayız. | Open Subtitles | إنه يتناول أدويتنا بالفعل لا يمكننا المخاطرة بحدوث تعارض بين الأدوية |
Senin zaten karın yok muydu? - Hayır, o bitmişti altı ay önce. Boşandım. | Open Subtitles | انت لديك زوجة بالفعل لا, لا انتهي ذلك من 6 أشهر |
gerçekten bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum, ama Amy, arkadaşın Carter'la yatağın altında olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تعال للاسفل وتحقق من ذلك اذا , انا بالفعل لا اعلم ماذا يعني هذا |
Bugün gerçekten bununla uğraşmak istemiyorum. | Open Subtitles | أتدرين ؟ أنا بالفعل لا أريد أية فوضى فيالمنزل. |
gerçekten şu sıralar yalnız kalmaması gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انا بالفعل لا أظن انها فكرة جيدة ان يترك وحيدا الآن |
Aslında gerçekten de boksör yerine slip don tercih etmiyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | هل أنت بالفعل لا تفضل البوكسرات أكثر من السراويل الداخلية ، أليس كذلك؟ |
Aslında şaka yapmadım. gerçekten iyi hissetmiyorum. | Open Subtitles | إنني لا أمازحك أنا بالفعل لا أشعر بأني على مايرام |
Bu adam gerçekten bu suçu işlediğine inanmıyordu. | Open Subtitles | هذا الرجل بالفعل لا يصـًـدق بأنه قد فعل هذه الجرائم |
Derler ki; "Aaa, gerçekten geri dönemem." | TED | يفكّرون:"أنا بالفعل لا أستطيع العودة." لا، من الأفضل أن تبقى في المدرسة. |
Ya hiç işin içinde değil, ya da tanıştığım en iyi yalancı. | Open Subtitles | أمّا هي بالفعل لا تعرف شيء أو هي أفضل كاذبة عرفتها |
- Daha önce demiştim kimse anlamadığı bir tercihin ötesini göremez, hem de hiç kimse. | Open Subtitles | أخبرتك من قبل، لا أحد يستطيع رؤية ما بعد إختيار لا يفهمونه وأنا أعنى بالفعل لا أحد |
Sizi hiç tanımıyorum, Bay Dell ama bence bütün bu genç kadınların sizle evlenmesinin bir sebebi var. | Open Subtitles | أنا بالفعل لا أعرفك سيد ديل لكني أشك أن هنالك سبب لماذا كل هؤلاء النساء يُردن الزواج بك |
Bugün zaten bir oğul yitirdim bir de torun yitirmeyeyim. | Open Subtitles | لقد فقدت اليوم إبناً بالفعل لا تجعلينى أفقد حفيداً |
Yani, boş bir kağıda adımı ve ölçülerimi yazabilirdim ama bunu zaten bildiğinize karar verdim. | Open Subtitles | .انا اعنى انا كل ما بامكانى .هو اعطائك ورقه فقط .معها اسمى وبيناتى وصورتى الشخصيه .ولكنى بالفعل لا املك شهاده مدرسيه |
zaten bu emri verdim. hiç kimse bu işin çirkinleşmesini istemez. | Open Subtitles | لقد أعطيت ذلك الأمر بالفعل لا أحد يرغب أن يسوء هذا الأمر |