Aslında bu resim tüm hikayeyi anlatıyor. | Open Subtitles | هذه في الحقيقة الصورة التي تخبرنا بالقصة كاملة |
Doğruyu söylediğini düşünüyorum, ama tüm hikayeyi bilmezsem sana yardım edemem. | Open Subtitles | أنا أعتقد بأنك تقولين الحقيقة ولكن لا يمكنني مساعدتكي إلا إذا قمتي بإخباري بالقصة كاملة |
Evet, görünüşe göre Belski tüm hikayeyi bilmiyormuş. | Open Subtitles | من الواضح أن (بولسكي) لم يحط بالقصة كاملة |
Bazen bize bütün hikayeyi anlatmazlar. | Open Subtitles | أحيانا لا أكون عارفا بالقصة كاملة |
O bütün hikayeyi anlatıyor. | Open Subtitles | انها تخبرهم بالقصة كاملة |
Anlaşılan Emily sana tüm hikayeyi anlatmamış mesela seçildiği gece Jack Porter'ın kocanı öldürmeye çalışması gibi. | Open Subtitles | جليّ أن (إميلي) لم تخبركِ بالقصة كاملة مثل أن (جاك بورتر) حاول اغتيال زوجكِ ليلة انتخابه |
Ahmed'in tüm hikayeyi ona anlatması. Her şeyi. | Open Subtitles | أن يبوح (أحمد) بالقصة كاملة ويخبرها كلّ شيء |
Alex, onlara tüm hikayeyi anlatabilirim! | Open Subtitles | (أليكس), يمكنني إخبارهم بالقصة كاملة |
Zack, keşke bana tüm hikayeyi anlatsaydın. | Open Subtitles | تمنية لو أنك أخبرتني) ...بالقصة كاملة |
- bütün hikayeyi. | Open Subtitles | بالقصة كاملة |