Bazıları ülkemizin bütçe açığı hakkında endişelenirken ben cesaret açığımız konusunda endişeliyim. | TED | بعض الناس يشعرون بالقلق حول العجز في الميزانية الفدرالية لدينا، لكنني أقلق بشأن عجز الشجاعة لدينا. |
Eğer başkaları hakkında endişe edip kendi hayatınızı es geçiyorsanız gerçekten önemli olanları kaçırabilirsiniz. | Open Subtitles | اذا كنت مشغول بالقلق حول الاخرين وانك لا تنتبه الي حياتك الخاصة ربما تفتقد شيئ ما يكون مهماً حقاً |
Sonra Hope hakkında endişelenmeyi bıraktı ve bana yapılan davranışlar hakkında endişelenmeye başladı. | Open Subtitles | ولكن توقفت عن القلق بشأن هوب وبدأت بالقلق حول كيفية معاملتي |
İstihbarat yetkilileri, aldıkları bilgiler hakkında endişe duyuyor. | Open Subtitles | يتزايد شعور مسؤولي الإستخبارات بالقلق حول مستوى المعلومات التي يتلقونها. |
Ve yaşanan olaylardan sonra, patron geri ödeme hakkında.. ...endişelenmeye başladı. | Open Subtitles | وفي ضوء الأحداث الأخيرة، يشعر بالقلق حول إستعادته. |
Baban hakkında daha az, bana olan borcun hakkında daha çok endişelenmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تنسى القلق بشأن والدك وتبدأ بالقلق حول الدين الذي تدينه لي |
Halletmen gereken yeteri kadar işin var, bu yüzden bu konu hakkında endişelenmemeni istiyorum. | Open Subtitles | لديك الكثير لتتعاملي معه لهذا لا أريـُدك أن تشعري بالقلق حول ذلك |
Hükûmet çalışanı bir bilim insanı arkadaşım ona McPherson diyeceğim, devlet politikalarının araştırması üzerindeki etkisi ve Kanada'da kötüye gitmekte olan bilimin mevcut durumu hakkında bilhassa endişeliydi. | TED | أحد العلماء الحكوميين، وهو صديق لي، لنسميه ماكفرسون، يشعر بالقلق حول تأثير سياسات الحكومة على أبحاثه وحقيقة العلم تتدهور في كندا. |
Ancak, her şeyi hesaba katarak diyorum ki, Onlar, yaşam standardı gelişiminin nereden geleceği ve hükümetlerinin bunları nasıl dağıtacağı hakkında daha fazla endişe duyuyorlar, hükümetin demokrasi ile seçilip seçilmediğinden değil. | TED | و لكن ما اقوله هو انهم يشعرون بالقلق حول من اين سوف تاتي التحسينات لمستوى حياتهم و كيف سوف تقدم حكوماتهم تلك الخدمات لهم اكثر من كون حكومتهم قد انخبت بطريقة دمقراطية ام لا |
Bence kendimizi bugün bildiğimiz sınırlı, kıt ve tükenen kaynakların kullanımı konusunda sınırlamaya başlarsak, dünyanın durumu hakkında negatif hissedip endişelenmeye başlayabiliriz. | TED | أعتقد أننا إذا بدأنا بتقييد أنفسنا في استعمال الموارد المحدودة والنادرة التي نحن على معرفة بها اليوم، يمكن أن نكون سلبيين جدا وأن نشعر بالقلق حول وضعية العالم. |
Okul hemşiresi, yaşadığım durum ile yakından ilgilendi, ona şükürler olsun ve ruh sağlığım hakkında bilgi almaya başladı. | TED | فممرضة المدرسة شعرتْ بالقلق حول ما أمرّ به -- فليباركها الله -- استفسرت عن حال صحتي العقلية. |
Bu konu hakkında endişelenmemeni istiyorum tamam mı? | Open Subtitles | لا.. لا أريد أن أشعر بالقلق حول ذلك؟ |
Sadece Mac hakkında biraz endişeliyim. | Open Subtitles | أنا قليلا بالقلق حول ماك. |
Bridget hakkında endişeleniyordu. | Open Subtitles | وكان يشعر بالقلق حول (بريدجيت). |
(Alkış) Belki de gelecekte yalnızca tek bir amaç için çalışan varsayımlı yapay zekâ hakkında endişelenmek yerine, zaten şu an var olan bu kaçak yapay zekâyı, tek bir amaca hizmet eden haber akışını düzeltebiliriz. | TED | (تصفيق) وبدلًا من الشعور بالقلق حول المستقبل الافتراضي والذكاء الاصطناعي الجامح الذي يصل لأقصى درجاته لتحقيق هدف واحد، نستطيع معالجة الذكاء الاصطناعي الجامح الذي يتواجد بالفعل الآن، التي تعمل على زيادة المتابعات الإخبارية لأقصى حد لغرض واحد. |