Etkiyi ve kuvveti hissederek, Chris'in orada olduğunu algılıyor ve onu zorlayacak veya yaralayacak hareketlerde bulunmuyor. | TED | فهو يشعر بالقوة و يفهم أن كريس يقف هناك ولا يقوم بدفعه أو إيذائه |
Buraya silahla girdin ve şimdi de seni besleyecek miyim? | Open Subtitles | انت اتيت طوال الطريق بالقوة و معك مسدس, و تريدنى ان اطعمك الان؟ |
Güç ve zafere nazikçe hep beraber merhaba diyelim. | Open Subtitles | انضموا إليَ بلطف في الترحيب بالقوة و المجد |
Bir yandan Güç bir yandan akıl bu şartlar biz öğrencilere birer pilot olarak yetişme imkânı veriyordu. | Open Subtitles | بالقوة و الذكاء، تلك الحالة مكنتنا نحن الطلاب أن نكون مستعدين لنصبح طيارين |
Hayatımda bir kez olsun güçlü, zarif ve güzel hissetmenin? | Open Subtitles | في الشعور بالقوة و الرشاقة و الجمال لمرة واحدة في حياتي؟ |
Kapıyı zorlayarak içeri giriyorum ve banyoda Bayan Kyle'ı öldürüyorum. | Open Subtitles | أدخل بالقوة و أقتل السيدة كيل هنا في الحمام |
Birlikte güçlü olmamızı ve bunu birlikte atlatmamızı söylediğimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أنني قلت يجب أن نتحلى بالقوة و نحاول أن نمر بهذه التجربة سويا |
Kudretinin onu delirttiğini ve Tanrı tarafından gönderilen beş meleğin başkentini alevler içinde bıraktığını da söylerler. | Open Subtitles | هو قد أصبح مجنوناً بالقوة , و الله قد أرسل خمسة ملائكة من أجل إشعال مسقط رأسه. |
Bizden daha zeki oldukları gücü ve hissinden zevk alırlar. | Open Subtitles | إنهم يستمتعون بالقوة و شعور أنهم أذكى مننا |
Bana ona poz vermeye başladıktan sonra çalışmalarının Güç ve anlam kazanmaya başladığını söyledi. | Open Subtitles | قال أنه كان فقط لأني وقفت ليرسمني و أن عمله بدأ بالقوة, و بالنعبير الحقيقي |
Reseda'da zorla besleniyor ve gizleniyormuşum gibi hissettim. | Open Subtitles | كان يتم إطعامي بالقوة "و مخبأه في "ريسيدا |
Güçlü, kararlı. Bilinçli. ve yalnız. | Open Subtitles | يتمتعا بالقوة و الحسم و التأن. |
Güç ve hayalle arar. | Open Subtitles | إنه يبحث بالقوة و الخيال |
Hyun Joon, soğukkanlı Sung Hee'yi aniden öptü ve o andan itibaren hızla yakınlaştılar. | Open Subtitles | سونغ هي) رسمت خط فاصل بين علاقتها بهما ) لكن (هيون جون) قام بتقبيلها بالقوة و أصبحا متقاربين بسرعة |
Bu Güç ve kontrolle ilgili. | Open Subtitles | الامر متعلق بالقوة و السيطرة |
Ben Güç falan istemiyorum ki. Sadece işimi yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أن لا أطالب بالقوة و النفوذ ، أنا فقط أريد أن أؤدي وظيفتي |
Güç kullanıp kontrolü alacağız. Enigma'yı ele geçireceğiz. | Open Subtitles | نحن سنأخذه بالقوة و نقوم بمعرفة الشفرة. |
Kendine bir baksana, Güç açlığı içinde falansın. | Open Subtitles | انظرى الى نفسكِ.. مليئة بالقوة و النشاط |