Çok garip, ilacı alan diğer insanlar zar zor konuşuyordu. | Open Subtitles | من الغريب, أن الاشخاص الآخرين الذين تناولوا العقار بالكاد يستطيعون التكلم. |
Bu kadınlar iki, üç işte çalışıyorlar, gerisini boşverip, çocularını desteklemeye çalışıyorlar ki onları zar zor görüyorlar çünkü onları yedirip giydirmek için çok sıkı çalışıyorlar. | Open Subtitles | تلك النساء يعملن في وظيفتين أو ثلاث، حاملين كل ذلك العبء كي يتسنى لهن رعاية أطفالهن الذين بالكاد يستطيعون رؤيتهم لأنهم يعملون بجد لإطعامهم وإلباسهم. |
Margaret, Arizona'da, hükümet kendi fakir vatandaşlarının ihtiyaçlarını zar zor karşılıyor sağlık, eğitim, sosyal güvenlik... | Open Subtitles | مارجريت,هنا في أريزونا بالكاد يستطيعون الدفع. لاحتياجات السكان الأصليين الفقراء بأوضاعهم المختلفة... الرعاية الاجتماعية,التعليم, التأمين الإجتماعي... |