Fren koruyucusundan asbest, kurşunlu benzin tamirci tezgahı, bir de ayrıca anne bir jeneratörün ürettiği yüksek akımla elektrik verildi. | Open Subtitles | حرير صخري من أجمة مبطنة غازولين مشبع بالرصاص مقعد ميكانيكي تعرف بالإضافة إلى أن الأم تم صعقها بالكهرباء باستخدام تيار |
İki haftadan kısa bir süre içinde, 200'den fazla kişiye elektrik sağlayabildik. | TED | في غضون أقل من أسبوعين، تمكنا من إمداد أكثر من 200 شخص بالكهرباء. |
Arazinin çevresinden geçen, bize ait bölgeden insanlara elektrik ve su getiren bu yolumuz var. | TED | لدينا هذا الطريق حول المنطقة، والذي يأتى للناس بالكهرباء والمياة من منطقتنا, |
İlk çağdaş dövme makinesi ise, Thomas Edison'un oymacılık makinesinden esinlenilmiş ve elektrikle çalıştırılmıştır. | TED | لكن أول آلة وشم حديثة تم تصميمها نسبةً لآلة الحفر الخاصة بتوماس أديسون وكانت تعمل بالكهرباء. |
Hâlâ elektriği hissedebiliyorlar. | Open Subtitles | أخبار طيبه مازال بإمكانهم الشعور بالكهرباء |
-Ya elektrikli sandalyeye önce Çinliyi oturturlarsa ve yamyam onun ardından gelirse? | Open Subtitles | كلا ماذا لو أعدموا رجلاً صينياً بالكهرباء وآكل لحم البشر كان بعده؟ |
Gözdeki elektrolit ve glikoz seviyeleri normaldi. | Open Subtitles | المنحل بالكهرباء والجلوكوز المستويات في العينِ كَانتْ طبيعية. |
Ama Brawndo'da ekinlerin istediği şey var. Elektrolitler var. | Open Subtitles | لكن براوندو لديه نباتات انه يحصل عليها بالكهرباء |
Genellikle böylelerini bir odada oturturduk ve koltuklarında bir gösterimi izlerlerken elektrik vererek infaz ederdik. | Open Subtitles | بالعادة نُجلسهم في غرفة ونقوم بصعقهم بالكهرباء على كراسيهم وهم يشاهدون عرض |
elektrik seansından beridir mesanem pek iyi değil. | Open Subtitles | مثانتي لم تعد كما كانت منذ جلسات التعذيب بالكهرباء |
Kalbinizi çalıştırmak için elektrik şoku verdik. | Open Subtitles | اضطررنا إلى صدمك بالكهرباء حتى يعمل قلبك |
Ama elektrik çarpması hayatını tamamen değiştirdi. | Open Subtitles | في نفس الوقت أن يكون معدم بالكهرباء قلب حياته رأساً على عقب |
Bu buluş, dünyanın tüm elektrik sahası ticaretini değiştirecek. | Open Subtitles | والذي سيحدث ثوره في عالم الاعمال المتصله بالكهرباء |
elektrik lambaları, makineler Ve tüm bu elektrikler! | Open Subtitles | أضواء كهربائية، ماكينات وكل ذلك سيعمل بالكهرباء |
"elektrik ışıkları, makinalar ve bütün o elektrik" | Open Subtitles | أضواء كهربائية، ماكينات وكل ذلك سيعمل بالكهرباء |
elektrik ve manyetizma ile ilgili aklınıza gelebilecek her şeyin sadece dört çok basit denklemle ifade edilebileceğini bir düşünün. | Open Subtitles | الذى يجب أن يعمل بالكهرباء والمغناطيسية يمكن أن يُكتب فى أربع معادلات بسيطة جداً |
Ancak, listede ilk fark edilen şey, en önemli yirmi çözümden yalnızca beşi elektrikle ilgili. | TED | ولكن أول ما يجب ملاحظته في هذه القائمة هو أن خمسة حلول فقط بين أفضل 20 حلًا ترتبط بالكهرباء. |
Sanırım valfla çalıştıkları için. elektrikle değil. | Open Subtitles | اعتقد هذا لانها تعمل بالصمامات وليس بالكهرباء |
Haberler iyi! Hâlâ elektriği hissedebiliyorlar. | Open Subtitles | أخبار طيبه مازال بإمكانهم الشعور بالكهرباء |
Gördüğünüz gibi elektrikli çünkü bir şarj aletine bağlanmış durumda. | Open Subtitles | تعمل بالكهرباء كما ترون، فهناك قابسٌ يتصل فيها يُعيد شحنها |
Kangren, kompartman sendromu, baskı, sıvı dengesi, elektrolit. Neyi kaçırıyoruz? | Open Subtitles | الغنغرينا، متلازمه مقصوره، ضغط، توازن السوائل، المنحلات بالكهرباء |
- Hay Allah kahretsin. - Evet, Elektrolitler var. | Open Subtitles | تباً - نعم , انها بالكهرباء - |
En azından elektriğe çarpılıncaya kadar Albany'de yaşıyordu. | Open Subtitles | على الأقل كان يعيش هناك حتى صعق بالكهرباء |
Mikrofonun fişe takılı değil. | Open Subtitles | المايكرفون الذي تستعملينه ليس موصولا بالكهرباء |
Geçmişte Şok tedavisiyle mükemmel sonuçlar elde etmiştik. | Open Subtitles | لدينا نتائج سابقة ممتازة عن العلاج بالكهرباء |