Ancak karadeliğin kalbine doğru ilerledikçe evrendeki en tuhaf yer ile karşılaşır. | Open Subtitles | ولكن خلال تقدّمه صوب الثقب الأسود سيقع على أكثر مكان غريب بالكون |
Ve bundan sonra, annem bunun kader veya lanet olduğuna inandı, -- evrendeki heryerde bütün sebepleri araştırmaya koyularak bunun neden olduğunu anlamaya çalıştı. | TED | وبعد ذلك كانت امي تعتقد ان هذا قدر او لعنات بدأت بالبحث في كل الاسباب بالكون لماذ حدث هذا. |
evrende böyle güçleri olan çok canlı yok. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير من الكائنات بالكون يمتلكون هذه القوة |
Karanlık enerji evreni yönetiyor ve, görünüşe göre günden güne güçleniyor. | Open Subtitles | الطاقة المظلمة تتحكم بالكون ويبدو أنها تزداد قوة يوما بعد يوم |
İrade, evrenin karanlık güçlerine karşı her daim yegane silahımız olmuştu. | Open Subtitles | دائماً ما كانت الإرادة سلاحنا الوحيد ضد قوى الظلام التي بالكون. |
evrendeki bu karşılıklı bağlantıyı, yani hepimizin birbirimizle ve en temel düzeyde de evrenle bağlantılı olduğumuzu bilmek sanırım maneviyat için çok iyi bir açıklama sağlıyor. | Open Subtitles | بمعرفة ذلك الترابط الداخلي للكون.. إننا كلنا مترابطون و بأننا مرتبطون أيضاً بالكون.. بمستواه القاعدي.. |
Kainattaki en çalkantılı ve şiddetli yerlerde çalışmıyor. | Open Subtitles | فلقد أخفقت بأكثرالأماكن قسوة وإظطراباً بالكون. |
Teoriye göre, bakteri gibi basit yaşam biçimleri ve volkanik havuzlarda gördüğümüz alg tipi canlılar evren'de yaygın olabilir. | Open Subtitles | تفترض أن الحياة البسيطة، كالبكتيريا، نوع الوحل الذي رأيتُه في البرك البركانية الحارة، ربما تكون منتشرة بالكون. |
"evrendeki diğer yıldız sistemlerinde bizim dışımızda yaşam formlarının bulunması kuvvetle muhtemeldir, ve bu yaşam formlarının çoğunun bizden daha zeki olması da daha da muhtemel görünmektedir." | Open Subtitles | إنه من الوارد جداً.. أن هناك أشكال حياة ذكية.. بمجرات أخرى بالكون, |
Çoğunluk evrendeki bireysel ilişkilerini önemserken, | Open Subtitles | و حيث الأغلب ينظرون إلى علاقتهم الفردية بالكون |
Söylentilere göre, kendini evrendeki diğer canlıları araştırmaya adamış. | Open Subtitles | يقولون أنه كرس نفسه لدلائل الحياة الذكية بالكون |
Son on yılımı, evrendeki en küçük parçayı araştırarak geçirdim. | Open Subtitles | قضيتُ العشر سنوات الأخيرة أبحث في أدقّ الأشياء بالكون. |
Yok etme güçlerinin olmasına rağmen evrende galaksilerin oluşumuna her şeyden çok karadelikler yardımcı olmuşlardır. | Open Subtitles | رغم امتلاك الثقوب السوداء قدرة تدميريّة تفوق أيّ شيء آخر بالكون تساهم الثقوب السوداء بتشييد المجرّات أيضاً |
evrende bu kadar çekim gücü üreten yalnızca bir yer mevcuttur. | Open Subtitles | هناك مكان واحد بالكون يولّد هذه الكمية من الجاذبية |
Ancak o zamandan bu yana öğrendiklerimiz karadeliklerin evrende büyük bir rollerinin var olduğu ve büyük sayıda bir çok rol oynadıkları. | Open Subtitles | ولكن ما تعلّمناه مذّاك هو أن الثقوب السوداء تلعب أدواراً هائلة عديدة بالكون |
erken dönemlerde evreni düzenli tutmak çok da kolay değil, epey hassas bir sistem gerektiriyor. | TED | الإحتفاظ بالكون في غاية التجانس في الأزمنة السحيقة ليس سهلا، إنه ترتيب دقيق. |
Kim için evreni bir kez riske ettin. Gerçekten bu farklı mı? | Open Subtitles | لقد خاطرت بالكون لأجلها مرةً أهذا حقاً مختلف؟ |
İrade, evrenin karanlık güçlerine karşı her daim yegane silahımız olmuştu. | Open Subtitles | دائماً ما كانت الإرادة سلاحنا الوحيد ضد قوى الظلام التي بالكون. |
evrenin büyük ölçekli yapısında sorun, korkunç karmaşık olması. | TED | مشكلة الهياكل الكبيرة الحجم الموجودة بالكون هي أنّها في غاية التّعقيد. |
Bir şeyleri düzelttiğimde, evrenle berabermişim gibi hissederim. | Open Subtitles | عندما أصلح الأمور، أشعر أنّي الوحيد بالكون |
Bir şey bizi çağırıyor, Kainattaki yerimizi anlamak için köklerimizi keşfetmeye zorluyor. | Open Subtitles | وهو يدعونا ويدفعنا لإكتشاف أصولنا ومعرفة وضعنا بالكون |
Loş, titrek, zayıf, durağan, küçük, sinyaller; sadece bizim anlamaya bir türlü başlayamadığımız evren karmaşası hakkında ipucu veriyorlar. | Open Subtitles | ضعيفة، قاتمة، ثابتة إشارات صغيرة وهناك إشارات معقدة بالكون وهي أبعد من مستوى فهمنا لها |
Böylesine yoğun bir yıldızın çökmesini durdurabilecek bir güç Kainatta mevcut değildir. | Open Subtitles | لكن مع نجم بهذه الضخامة ليست هناك قوة بالكون قادرة على إيقاف انهياره |
Çok eski zamanlardan bu yana, Yeşil Fener Birliği evrenin her yerinde barışın, düzenin ve adaletin koruyucuları oldular. | Open Subtitles | منذ زمن سحيق واتحاد الفوانيس الخضر يعمل في حفظ السلام وبسط العدالة بالكون. |
İşin aslı, merak içindeyiz daha önce seçim aşamasında, insanlar kadar genç bir tür hiç seçilmemişti. | Open Subtitles | حقيقة كنا فضوليين، فلم تحدث عملية الإختيار على فصائل حديثة العهد بالكون مثل البشر قبلاً. |