Eğer soru, elimizdeki kaynaklarla ekonomiyi nasıl çökerteceğimiz ise çökertemeyiz. | Open Subtitles | إن كان السؤال: كيف نقوم بتدمير الاقتصاد بالموارد التي لدينا |
Yine de insan doğası kefaret için açık kapı bırakan kaynaklarla dolup taşıyor. | TED | ورغم ذلك الطبيعة البشرية تنعم بالموارد التي تفتح مجالاً لنوع من الخلاص. |
Mineral Kaynakları, doğal mineral Kaynakları bakımından zengin bir kıta. | TED | إنها غنية بالموارد المعدنية ، والموارد المعدنية والطبيعية. |
Yerel olmanın ötesinde ekonomik hedefler, sistemler koyduk ama bu Kaynakları önemsemedik. | TED | حملنا أفكارًا اقتصادية وأهدافًا، وأنظمة جاوزت المحلية، ولكن لم نحمل فكرة العناية بالموارد العامة. |
İnsan kaynaklarını arayıp derhal sana başka bir amir bulmalarını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتّصل بالموارد البشريّة وأجد شخصاً آخر يشرف عليكَ بأسرع وقتٍ ممكن |
İnsan kaynaklarını arayıp derhal sana başka bir amir bulmalarını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتّصل بالموارد البشريّة وأجد شخصاً آخر يشرف عليكَ بأسرع وقتٍ ممكن |
Bakın, bu bir kaynak kısıntısı problemi değil, bu bir öncelik sorunu. | TED | وهذه ليست مشكلة اذا متعلقة بالموارد المالية انها مشكلة محفزات |
Ülkemiz doğal kaynaklarla kutsanmış, fakat mezhep çatışmalarıyla parçalanmak, bizi yağmacılara karşı savunmasız kılıyor. | Open Subtitles | بلادنا مبارك بالموارد الطبيعية, و لكن ممزق بالصراعات الطائفية, يجعلنا عرضة للمفترسين |
Teorik olarak haklısın ama böyle bir şey ellerinde bulundurdukları kıt kaynaklarla mümkün değil. | Open Subtitles | نظريًا، أجل، لكن مثل هذا الشيء مستحيل ليس بالموارد الضئيلة التي لديهم هنا |
Kilometrelerce doğal Kaynakları olan devasa bir ülke görüyorum. | Open Subtitles | انا أرى أميال ضخمة مغطاة بالموارد الطبيعية |
En nihayetinde dünyanın yüzeyi bizim evimiz olduğu sürece dinamik çevrelerde yaşamakla ilgili Kaynakları ve riskleri daha dikkatli biçimde yönetmemiz gerekir. | TED | ففي النهاية، طالما أن سطح الأرض هو موطننا، نحتاج أن نتحكم بعناية بالموارد والمخاطر المتعلقة بالعيش في بيئات فعالة قوية. |
Yeni insan Kaynakları müdür yardımcısı. Personeli atamasını yapıyor. | Open Subtitles | يجدر بالموارد البشرية أن تضع الموظفين |
Her neyse, aslında şu İnsan Kaynakları şeyi olan büyük, gizemli toplantının saat 16.00'da Konferans Odası'nda olacağını hatırlatmak için gelmiştim. | Open Subtitles | على أية حال أنا هنا من أجل عمل رسمي خاص بالموارد البشرية فقط لأذكركم يا رفاق بالاجتماع الكبير الغامض في قاعة الاجتماعات في تمام4: |
İnsan Kaynakları bölümüne. | Open Subtitles | بالموارد البشرية |
Ama insan kaynaklarını arayıp seni gelecek şov için geri getiriyorum. | Open Subtitles | سوف أتصل بالموارد البشريه لتعودي الى هنا الأسبوع القادم. |
İnsan kaynaklarını arayıp beni görebilirler mi diye sorar mısınız? | Open Subtitles | أيمكنكِ الإتصال بالموارد البشرية فحسب ... لترى ما إذا كانوا سيقابلونني بما أنني هنا ؟ |
Onlar sağlığın yaşadığımız, çalıştığımız ve oynadığımız yerde başladığını bilen sağlık uzmanlarıdır. Bu farkındalığın ötesinde insanların bir kliniğin dört duvarı dışında gereken imkânlara ulaşmalarını sağlayan bir sistemi kliniklerinde ve hastanelerinde yaratmak için kaynaklarını seferber edebilen uzmanlardır. | TED | أولئك الأشخاص هم خبراء العناية الصحية يعرفون أن الصحة تبدأ من حيث نعيش ونعمل ونلعب لكن وراء ذلك الوعي تكمن القدرة على حشد الموارد لابتكار النظام في عياداتهم وفي مستشفياتهم التي بالفعل بدأت تقترب من ذلك لتربط الناس بالموارد التي يحتاجونها خارج جدران العيادة الأربعة |
Dünya yoksullarının yarısı kaynak zengini ülkelerde yaşıyor. | Open Subtitles | نصف فقراء العالم يعيشون في البلاد الغنية بالموارد |
Ve kimse intikam dolu Jack Bass'ten daha iyi kaynak yönetimi yapamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع تزويدي بالموارد افضل من ( جاك بااس ) المنتقم |
Tyrell Hanesi kaynak bakımından tek gerçek rakibimiz ve onların yanımızda olmasına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | آل (تيريل) همامُنافسيناالحقيقيين.. فيما يتعلق بالموارد ولهذا نريدهم في جانبنا. |