Senin için bir anlamı olmayabilir. Ama benim için var. | Open Subtitles | مما يعني انها لا تهمك و لكن بالنسبه لي تهمني |
benim için sorun değil dostum, zaten buraya geldiğimden beri eğlenemiyorum. | Open Subtitles | هذا مضحك بالنسبه لي حتى انني لم اقضي وقتا ممتعا هنا |
benim için sorun değil dostum, zaten buraya geldiğimden beri eğlenemiyorum. | Open Subtitles | هذا مضحك بالنسبه لي حتى انني لم اقضي وقتا ممتعا هنا |
benim için bir şey ifade ediyordu, buna gücüm yetecekti. | Open Subtitles | إن هذا مهم بالنسبه لي أني قادره على فعل ذلك |
Sizi bilmem ama Bana göre... burası kulağa gerçek bir üniversite gibi geliyor. | Open Subtitles | لذا يافتى أنا لا اعرف رايك ولكن بالنسبه لي هذه تبدو جامعه حقيقيه |
Ben 5. Cadde'de yaşamıyorum. 200 dolar benim için büyük para. | Open Subtitles | انا لا أعيش في الجاده الخامسه 200دولار مبلغ كبير بالنسبه لي |
benim için güzel haberse senin bana ötücek birşeyler'inin olması..? | Open Subtitles | و بالنسبه لي هي أني واثق أنك تعرف أشياء حولها |
benim için güzel olan parçası telefonun çaldığı ve Çinli adamın yarın gelip paketi alacağına söz verdiği zamandı. | Open Subtitles | العظمه فيه بالنسبه لي عندما رن جرس التليفون و الرجل الصيني وعدني انه سوف يأتي و يأخذ حمولته غدا |
benim için kızım ve eşimin bana ihtiyacı olsa, ışık hızıyla yanlarında olurum. | Open Subtitles | بالنسبه لي لو أن ابنتي و زوجي ينصتان سأهرب بعيداً من هول صدمتني |
Bunlardan biri benim için daha klişeydi (İlandaki BMW modeli suçla biraz özleştirilir). | TED | إحدى تلك الإعلانات أكثر نمطية بالنسبه لي. |
benim için Messi'nin golüdür. | TED | بالنسبه لي هو هدف من أهداف ليونيل ميسي. |
Beni buraya davet ettiğiniz için sizlere teşekkür etmek istiyorum. Bu konferansa katılmak benim için büyük bir ayrıcalık. | TED | اود ان اشكركم على دعوتي للحضور هنا. انها متعه كبيره بالنسبه لي ان احضر هذه المحاضره. |
Bu benim için gerçek ihtiyaçlarımızın ne olduğunu anlayabilmek için harika bir araç. | TED | هي أداه عظيمه بالنسبه لي لتساعدني لأفهم ما قد يكون حوجتنا الحقيقيه. |
Ve benim için o zaman ki ironi şuydu, tabiki bunu bilimsel ilerleme için yapmadım. | TED | وكانت المفارقه بالنسبه لي بالطبع لم أكن أفعل ذلك من أجل الأرتقاء بالعلوم |
benim için, bu soylu amacı olan bir Haçlı seferi değil. | Open Subtitles | بالنسبه لي , هذه ليست حربا صليبية خاصة من أجل قضية عظيمة |
Küçük şey saplandı. benim için yaptılar. | Open Subtitles | هذه الاداه الصغيره اصابتني لقد انتهيتم بالنسبه لي |
Bu benim için çok önemli bir hafta. Sana burada ihtiyacım var. | Open Subtitles | هذا الاسبوع هام بالنسبه لي و احتاج اليك هنا |
Belki sen zevkli bir hayat yaşadın ama benim için kazmaktan iyi bu. | Open Subtitles | - ربما كنتي تعيشين حياه فمه و لكن بالنسبه لي فقد كنت احفر |
Çünkü benim için artık bir anlam ifade etmiyorsun. | Open Subtitles | لانه بالنسبه لي انتي لم يعد لكي وجود بالنسبه لي |
Bana göre değil. Saçma sapan bir şey. | Open Subtitles | انها فقط لاشيء بالنسبه لي انه نوع من الغباء |
Burada ilk randevusunu geçiren çok oldu. - Çok romantiktir, eminim. - Bana uyar. | Open Subtitles | لقد حصلت على العديد من المواعيد الاولى في هذا المكان .رومانسي جدا, أنا متأكد ذلك جيد بالنسبه لي |