| Aslında işin çoğunu ben hallettim. Profesör de duygusal destek için yanımdaydı. | Open Subtitles | بالواقع لقد أنجزت معظم العمل الجسدي، بينما أشرف البروفيسور على الجانب العاطفي |
| Aslında, ağaç güvesi dışkısı içeren bir tür alüvyon, biraz quartz ve mika bulduk. | Open Subtitles | بالواقع لقد ضربنا على الطمى اللذى يحتوى على فضلات حشره الغجر وبعض الكوارتز والميكا |
| Aslında sadece bir kere, 10 yıl önce birlikte çalıştık. | Open Subtitles | لا بد انكما أصدقاء جيدين بالواقع لقد عملنا سوية لمرة واحدة قبل 10 سنوات |
| Aslında sonuna kadar her şeyi tastamam bu şekilde düşündüm. | Open Subtitles | بالواقع لقد خمنت أن الأمر سيكون هكذا بالتحديد |
| Aslında, park 6'ya kadar bizim. | Open Subtitles | بالواقع, لقد استاجرنا كامل المنتزه حتلى الساعة 6: |
| Aslında insanlık namına salmak diyorlar. | Open Subtitles | بالواقع لقد كان ما يسمى بالإطلاق لأسباب إنسانية |
| Aslında, çoktan başladım ve abartmak istemem ama oldukça harika olacak. | Open Subtitles | بالواقع لقد بدأت به سلفا و لا أرغب بالمبالغة لكنه سيكون رائعا للغاية |
| Aslında çoğunuzu aldattım. | Open Subtitles | بالواقع لقد خدعت معظم الموجودين هنا الليلة |
| Aslında, gitarı çoktan sattığımı sana söylemek için geldim. | Open Subtitles | نعم بالواقع لقد دخلت كي أقول لك انني بعته سلفا |
| Aslında, o davada bir kişiyi tutukladık zaten. Şükürler olsun. | Open Subtitles | بالواقع لقد قمنا بإعتقال بخصوص تلك القضية |
| Aslında insanların göz yuvarlığını yerinden oynatan bir adamla çalışmaya başladığında kendisi imzalamış oldu. | Open Subtitles | لا، بالواقع لقد وقع عليها بنفسه عندما وافق على العمل مع شخص يصب الرصاص الساخن في عيون الناس |
| Biz Aslında daha önce babanın tamirhanesinde tanışmıştık. | Open Subtitles | بالواقع لقد تقابلنا من قبل في ورشة والدكِ. |
| Aslında 9 gün 12 saat oldu ama sayan yok tabii. | Open Subtitles | بالواقع ,لقد كان حوالي تسعةَ أيّام وإثنا عشرَ ساعة , لكن أوتعلمي من يعدّ؟ |
| Aslında tekrar arkadaş olup olamayacağımızı sordu. | Open Subtitles | بالواقع لقد إنتهى ذلك بطلبِ لو بمقدِرتِنا أن نكونَ أصدقاءًا مُجددًا. |
| Aslında, onu senin için bıraktım. | Open Subtitles | بالواقع لقد تركتها من اجلك في حالة ان اردتي ان تنظفي |
| Yok, aramızı Aslında kuzenim yaptı. | Open Subtitles | لا.. بالواقع لقد دُبِّرَ أمرنا من قبل قريبي |
| Aslında, kilo kaybediyordu. | Open Subtitles | بينما بالواقع, لقد كانت تفقد الوزن |
| Aslında daha kötü oluyor çünkü başarısız oldukları bir konu daha olduğunu farkediyorlar. | Open Subtitles | كلا، بالواقع لقد إزدادت سوءاً، لأنهم إكتشفوا الآن... أن هناك أمراً جديد فشلوا فيه... |
| Aslında, "Savaşta, kazanmanın yerine hiçbir şey geçemez" dedi. | Open Subtitles | بالواقع لقد قال: "في الحرب ليس ثمة بديل عن النصر" |
| - Aslında, acelemiz vardı. - Bak. | Open Subtitles | بالواقع , لقد كنا متسارعين أنظر |