Ekselansları şunu iyi bilmeli ki, bu katolik ordusu bağışlanma sözü aldı diye evlerine dağılmayacaktır. | Open Subtitles | سموك يجب أن تعرف أن جيشنا من الحجاج لن يقبل فقط بالوعد بالعفو |
sana verdiğim sözü yerine getirmek için çok çabalıyorum | Open Subtitles | أنا اعمل بجهد كبير لأفي بالوعد الذي منحته لك |
Size verdiğim sözü özel nedenlerden dolayı tutmamış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنني لم أوفِ بالوعد الذي وعدتُكَ لأنه بسبب أسباب شخصية |
Sonunda, biz Illuminatiler zamanı kontrol edecek ve atalarımızın kutsal sözünü yerine getireceğiz. | Open Subtitles | و أخيرا، نحن "المنيرون" سنتحكم بالوقت وسنفي بالوعد المقدس الذي تعهدنا به لآبائنا. |
Sonunda, biz Illuminatiler zamanı kontrol edecek ve atalarımızın kutsal sözünü yerine getireceğiz. | Open Subtitles | و أخيرا، نحن "المنيرون" سنتحكم بالوقت وسنفي بالوعد المقدس الذي تعهدنا به لآبائنا. |
Chosun halkı için çalışacağına dair verdiğin sözü tutacağın konusunda sana güveniyorum. | Open Subtitles | مهما تفعلين اعتقد انك ستوفين بالوعد الذي قطعته لسكان جوسون |
Evet ama sözü kimin verdiğine bağlıdır. | Open Subtitles | أجل , حسنًا , إنها تعتمد على الشخص الذي يقوم بالوعد. |
Um, Krusty, acaba kimseye bahsetmediğin şu rüyanda babana verdiğin sözü mü yerine getiriyorsun? | Open Subtitles | هل أوفيت بالوعد الذي قطعته لوالدك في الحلم الذي لم تفصح عنه لأي أحد؟ |
Verdiğin bir sözü hatırlatayım: | Open Subtitles | دعيني أذكركِ بالوعد الذي قلتيه |
Ya da sana verdiğin sözü mü hatırlatayım? | Open Subtitles | و هل علي أن أذكرك بالوعد الذي قطعته |
Slade Wilson sana verdiği sözü yerine getirmeden bu işi bırakmayacaktır. | Open Subtitles | (سلايد ويلسون) لن يبرح إلّا حين يوفي بالوعد الذي قطعه لك. |
Şimdi ise, bu sözü yerine getirebilmek için bir şansım var. | Open Subtitles | الآن, ربما لدي فرصة لكي أوفي بالوعد |
Hayır asla verdiğim bir sözü bozmam tamam mı? | Open Subtitles | كلا، أنا لن أخلف بالوعد أبداً، حسناً ؟ |
Büyükbabam verdiği sözü yerine getirmiş. | Open Subtitles | فوفى جدي بالوعد |
Lincolnshire'daki asiler, bağışlanma sözü almaları ve yaklaşmakta olan Kraliyet ordusunun korkusuyla dağılıp evlerine döndüler. | Open Subtitles | بالوعد بالعفو و التهديد بالتصعيد الجيش الملكى قام بتفريق الثوار فى( لينكشير) -وذهبوا لبيوتهم |
25 yıl önce Su-ji'nin evinin önünde verdiğimiz sözü tutamadığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفه لأننا لم نلتزم بالوعد الذي قطعناه أمام منزل (سو جي) قبل 25 عام |
Verdiğin sözü mü hatırlatıyorum? | Open Subtitles | هل أذكرك بالوعد الذي أبرمته؟ |
O halde sözünü hatırlamak için bu yüzüğü alacaksın. | Open Subtitles | إذاً فلتأخذ ذلك الخاتم ليذكرك بالوعد الذي قطعته |
Ever, ben de sözünü tutman gerekmez diyorum. | Open Subtitles | نعم, وأنا أخبركِ لستِ مضطرة أن توفي بالوعد |
Birkaç hafta oldu ama ama sözünü tutacak bir çocuğa benziyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنه قد مرت عدة أسابيع لكنك تبدو من نوعية الطلبة الذي يلتزمون بالوعد |