Affedersiniz ama oraya çıkıp sözler veren ilk kişi siz değilsiniz. | Open Subtitles | معذرة فخامتك لستَ أوّل شخصٍ يقف على المنصّة مُغدِقا إيّانا بالوعود |
Yani, her zaman olduğu gibi ufuğun ötesinde gördüğümüz şey, sözler ve risklerin tümüdür. | TED | وكالعادة ، ما ترونه خلف الأفق مليء بالوعود والخطر . |
Yani biliyorsun, seni hep yanında tutar ve sonra seni daha da kendine yaklaştırır, sözler verir. | Open Subtitles | فهي تحاصرك ثم تجذبك وتمنّيك بالوعود |
Çoğu iyi bir eğitim, iyi bir iş gibi sahte vaatlerle kandırılmış ve karşılaştıkları şiddet altında, bırakıp gidemeyecekleri, ücret almadan çalışmak zorunda olmuş. | TED | خُدع الكثيرون بالوعود الزائفة بالحصول على تعليم جيد، ووظيفة أفضل، فقط ليجدوا أنهم مجبرون على العمل من دون أجر تحت تهديد العنف، ولا يمكنهم الفرار. |
- Burada vaatlerle oynamıyoruz. | Open Subtitles | لا نقامر بالوعود هنا |
Eğer çok vaatte bulunup azını verirsen onu boktan bir teklife karşı zayıf hale getirirsin. | Open Subtitles | إن بالغتي بالوعود ولم توفين تجعلينهم ضعفاء أكثر .لقبول عرض سيء |
Şeytanlar vaatte bulunmaz. | Open Subtitles | الشياطين لا تقوم بالوعود |
Söz verip sizi ikna etmeye çalismayacagim. Ama bana bir sans verin Dedektif. | Open Subtitles | لن أحاول إقناعك بالوعود ولكن أيها التحري، أعطني فرصة |
Büyük sözler veriyoruz. Dünyayı değiştireceğimize inanmaya çağırıyoruz. Belli ki işe yaramıyor. Sonra başa dönüyoruz ve her şeye yeniden başlıyoruz. Tıpkı L.A. ve New York' luların emin oldukları bir konuda yanılmaları gibi. | TED | اذ أننا نبشر بالوعود الرائعة ، ثم ندعوا لها، باننا سنغير العالم ، ولكن ذلك لا يتحقق، ثم نعيد الكرة منذ البداية و نعاود المحاولة مرة أخرى، تاركين الناس في كل من نيويورك ولوس أنجلوس في مرحلة من الذهول والإرتباك. |
Zavalli Anna'ya verdigi haysiyetsiz sözler gibi. | Open Subtitles | (كما هو للبائسة (آنا والتي زينت بالوعود الخادعة |
İş ki verilen sözler tutulsun. | Open Subtitles | وطالما يتم الالتزام بالوعود... |
Çünkü Bayan Krauss bana tutamayacağım sözler vermemeyi öğretti. | Open Subtitles | لأنّ السيّدة ( كراوس ) علمتني ألا أُفرِط بالوعود على الإطلاق |
Sen sürekli sözler veriyorsun Nick. | Open Subtitles | -إنك تقوم بالوعود طيلة الوقت |
Güzel, ve müthiş vaatlerle dolu. | Open Subtitles | جميل ومليء بالوعود |
Güzeldi ve vaatlerle doluydu. | Open Subtitles | جميله، ومليئه بالوعود |
Dünya boş vaatlerle dolu Hayes. | Open Subtitles | " والعالم مليء بالوعود الفارغة " هايز |