Normalde zamanında gelirdi. İnan bana bir daha sorun olmaz. | Open Subtitles | عادة أحضر بالوقت المحدد صدقني لن أكون كذلك مره اخرى |
Kendi payıma düşeni yiyordum ama bakiyeyi zamanında teslim ediyordum. | Open Subtitles | شربت حصّتي ولكن سلّمت التوازن بالوقت المحدد كما كان مقصوداً. |
zamanında bitirirsen düşünürüm. | Open Subtitles | أنهى التدريب بالوقت المحدد وسأفكر في الأمر |
Evet, ona bir kartpostal göndeririz çünkü rüzgar tam vaktinde geldi. | Open Subtitles | حسناً، أرسل له بطاقة بريدية لأن الرياح جاءت بالوقت المحدد |
İstediğimiz yeri kaçırdık çünkü sen her zamanki gibi vaktinde karar veremedin. | Open Subtitles | أجل , فقدنا منزل المدرب لانه كما هو متوقع لا يمكنك أن تقرر بالوقت المحدد |
Geç kalamam. Buradan zamanında gitmek istiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتأخر أريد أن أخرج من هنا بالوقت المحدد |
Eğer zamanında gelemezlerse arabanı alabilir miyim? | Open Subtitles | إذا لم يصلوا هنا بالوقت المحدد, هل أستطيع أخذ سيارتك؟ |
Tekneye zamanında yetişemezsem, yapmanız gerekeni yapın. | Open Subtitles | إن لم أكن على متن القارب بالوقت المحدد فافعل ما يتوجب عليكَ فعله |
Bazen zamanında yaparsın ve bazen de yapamazsın. | Open Subtitles | أحياناً يمكنك القيام بذلك بالوقت المحدد و أحياناً لا يمكنك |
- zamanında bitirmeleri bir mucize. | Open Subtitles | إنها معجزة، بإنهائهم إياها بالوقت المحدد |
Yemeğini zamanında yemeği unutma. | Open Subtitles | تذكر . بان تتناول وجبات طعامك بالوقت المحدد |
Şayet zamanında dönmezsem, amirim size haber verecek. | Open Subtitles | إذا لم أعد بالوقت المحدد سيسمح لك الجهاز الالكتروني بالدخول |
Her gün spor salonuna gider, tam zamanında işte olur ve öğle yemeğini hep aynı yerde yer. | Open Subtitles | يذهب الى النادي كل يوم كان يأتي للعمل بالوقت المحدد ويتناول طعامه في نفس الوقت |
Yerel polisin tam zamanında gelmesi de oldukça münasipti. | Open Subtitles | ذلك كان مريح جداً رجال الشرطة ظهروا بالوقت المحدد تماماً |
Deeks nerde? yada tahmin edeyim. onun yeni yıl kararı işe zamanında gelmekti. | Open Subtitles | أعرف ، قراره للسنة الجديدة كان الحضور للعمل بالوقت المحدد |
Tamam, randevusuna zamanında gitmesini sağlarım. | Open Subtitles | حسنٌ، سأتأكد من أن تصل إلى مواعيدها بالوقت المحدد |
Belki de zamanında gelmeliydin. | Open Subtitles | ربما يجب عليك ان تأتين هنا بالوقت المحدد |
Yemek istiyorsan, vaktinde yemeklere geleceksin. | Open Subtitles | سوف تأتي في مكان الطعام بالوقت المحدد إذا كنت تريد الأكل |
vaktinde giderse assolist girişi yapamaz. | Open Subtitles | لن تلفت الأنظار لو أتت بالوقت المحدد. |
İnanmıyorum. vaktinde geldiler. | Open Subtitles | أمر لا يصدق لقد وصلوا بالوقت المحدد |
Düğününe tam vaktinde gelmişti ama. | Open Subtitles | لقد اتى بالوقت المحدد في زفافة. |