Ama her nerede uyku zamanı gelirse hayvanlar ilgiyle dinliyorlardı. | Open Subtitles | لكن اينما عهدت وقت سيء, فان الحيوانات ستصغي باهتمام |
Dün gece bana söylediğine göre... bu davadaki çalışmalarını 5 yıldır büyük bir ilgiyle izliyormuş. | Open Subtitles | لقد أخبرني مساء أمس أنه كان يتابع عملك على هذه القضية باهتمام بالغ خلال السنوات الخمس الماضية |
İki yeni erkekten çok fazla ilgi görüyordu ve daha gelişmiş olandı. | TED | لقد كانت تحظى باهتمام كبير من قبل ذكرين جديدين، ولقد كانت مبكّرة النضوج. |
Sanırım sen de Bay Darcy'nin sana ilgi duymasını istemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | بالتاكيد انت لا ترغبين باهتمام السيد دارسي، اليس كذلك؟ |
Küri'nin yarısının ilgisini çeken bu adam kim? | Open Subtitles | من هو ذاك الرجل الذي يحظى باهتمام نصف رجال المجمّع؟ |
Bu anlara ulaştığımızda, birbirimizi dikkatle dinlemek için bütün çabayı gösterdik. | TED | وعندما يصل الأمرإلى ذلك، فعلنا أفضل ما بوسعنا لنسمع لبعضنا البعض باهتمام. |
Annen, bebesini rahat ve sıcak tutacak! | Open Subtitles | أمي ستستمر تعاملني باهتمام كبير وعاطفة مريحة ودافئة |
Postmodernistleri belli bir ilgiyle hatta hayranlıkla okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت لأصحاب فلسفة ما بعد الحداثة باهتمام, بل و بإعجاب |
Bay Rachin'in uygar ve duyarlı öğretim yöntemlerini büyük ilgiyle takip ediyoruz. | Open Subtitles | نحن نتابع باهتمام أساليب السيد راشين الإنسانية والمرهفة في التعليم |
Suça meyilli. Şimdi bunu gerçekten ilgiyle okuyacağım. | Open Subtitles | عمل أجرامي, إنني سأقرأ ما كتبتي باهتمام بالغ |
Büyük ve "özel" bir ilgiyle takip ettim. | Open Subtitles | لقد تم الالتزام بالتعليمات باهتمام كبير وخاصة. |
Bir yapay olgu ortaya çıkınca Canlı büyük bir ilgiyle onunla ilgilenir. | Open Subtitles | "{\cH70BFDC}إذا ظهر جسمٌ مُصنّع فإنّ الأحياء سيسترجعونه باهتمام وفضول بالغين." |
Bizce Oscar'ın, özel ilgi göreceği başka bir yerde olmaya ihtiyacı var. | Open Subtitles | نشعر بأن أوسكار سيستفيد أكثر في بيئة حيث يحظى باهتمام خاص |
- Biliyorum, daha fazla ilgi göstermem gerekiyor. - Kendini üzmemelisin, Babs | Open Subtitles | انا اعرف اننى يجب ان احظى باهتمام اكثر لايجب ان تُزعجى نفسك يا بابى |
Son zamanlarda konuya ilgi kaybolmasın diye kendi özel işler yapıyordu. | Open Subtitles | وحتى النهاية، لا يزال يقوم بعمل خاص، إذا كانت القضية تحظى باهتمام كاف. |
anlatabilmek için baya zaman harcadım: anksiyete, düşük özsaygı, gelecekle ilgili korkular... ve karşılaştığım şey bıkkın bir kayıtsızlıktı ta ki sesten bahsedene kadar. Bunun üzerine, elinde salladığı kalemini düşürdü ve bana gerçekten ilgi göstererek sorular sormaya başladı. | TED | عن ما اعتقدت أنها المشكلة الحقيقية: القلق، عدم تقدير الذات، المخاوف بشأن المستقبل، بالإضافة إلى اللامبالاة والملل حتى ذكرتُ الصوت. في تلك الحظة أوقع قلمه، عدّل جلسته وبدأ يسألني باهتمام واضح. |
Innsbruck kasabasındaki din adamının ilk soruşturması saygıdeğer vatandaşların sert biçimde sorgulanmasını onaylamayan yerel yönetimin fazla ilgisini çekmedi ve duruşmalarını sonlandırdılar. | TED | وكان أوّلها، في بلدة إنسبروك، ولكنّه لم يحظَ باهتمام كبير من قبل الإدارة المحلية، والتي رفضت تحقيقاته القاسية مع السكان الموقّرين وقامت بإلغاء محاكماته. |
Babamın ilgisini başka nasıl çekebiliriz? | Open Subtitles | و كيف يمكننا أن نحظى باهتمام والدنا؟ |
Amacı bütün dünyanın ilgisini çekmek. | Open Subtitles | وهدفه، مكانٌ يحظى باهتمام العالمِ أجمع |
Eminim hepiniz dikkatle dinleyeceksiniz. | Open Subtitles | لذا أعلم أننا جميعنا سننصت باهتمام شديد. |
Annen, bebesini sağlıklı ve temiz tutacak. | Open Subtitles | دوما ستعاملك باهتمام كبير وسترعاك وتنظفك |
Krallara, kraliçelere ve diğer üst düzey kişilere ev sahipliği yapmaya ve sosyete sayfalarında boy göstermeye alışmışlardı. | Open Subtitles | كما كانت أسماؤهم تزين أعمدة المجتمع في الصحف وبذلك فقد رحبوا باهتمام الجميع ... |