12 yaşındayken İngiltere'de bir TV dizisinde oynadım. | Open Subtitles | عندما كنت بعمر ال12 مثلت بمسلسل تلفزيوني ببريطانيا |
İngiltere'deki dağıtım ağı sayesinde uyuşturucu tacirliği yapan ve milyonlarca pound kazanan çeteleri çökertmek için olanak sağladın. | Open Subtitles | بأنكِ يسرتِ دليلاً إلى تجار المخدرات مع تصنيف شبكة ببريطانيا تساوي الملايين. |
- İngiltere'ye gelmeyeli ne kadar oldu? | Open Subtitles | -متى كانت آخر مرة كنتِ فيها ببريطانيا ؟ -منذ 365 يوماً |
Dönemin cinsiyet engellerini aşmak için Britanya'da bu tip girişimlerin ilklerden olan kendi yazılım evimi kurdum. | TED | لأتخطى القضايا الجنسانية القائمة آنذاك، أنشأت شركة برمجيات كواحدة من الشركات الناشئة الأولى من نوعها ببريطانيا. |
Britanya'da otoyolda maksimum 70 mph yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | مسموح لنا في الطرق ببريطانيا القيادة حتى 70 ميلاً |
Bu, ödülü kazanan arkadaşlarımdan bir tanesi. Charles Paxton, "İngiltere'deki tarım koşullarında devekuşlarının insanlara karşı gösterdikleri kur yapma davranışları" adlı makalesiyle 2000 yılı biyoloji ödülünü kazandı. | TED | هذا أحد الذين ربحوا. يدعى شارلز باكسون الذي ربح جائزة البيولوجيا لسنة 2000 لمقاله، "السّلوك الودود للنّعام تجاه البشر في بيئة فلاحيّة ببريطانيا." |
İşin kurulmasından 13 yıl sonra, 1975'de Britanya'ya fırsat eşitliği kanunu geldi ve bizim kadınlardan yana olan ilkelerimizi uygulamak kanuna aykırı oldu. | TED | وفي 1975، أي 13 سنة منذ انطلاق شركتنا، صدر قانون المساواة في الفرص ببريطانيا وبذلك أصبحت سياستنا الداعمة للمرأة غير قانونية. |
İngilizce'nin daha uzak akrabalarından bazıları Hintçe'yi, Farsça'yı ve şimdiki Britanya'dan çıkan Keltçe'yi içeriyor. | TED | و بعض اللغات القريبة البعيدة للإنجليزية تضم الهندية و الفارسية و الكلتية التي حلت الإنجليزية محلها فيما تعرف الآن ببريطانيا. |