30'larının başında, koyu tenli siyah saçlı, Avrupa aksanıyla konuşuyor. | Open Subtitles | في أوائل الثلاثينات، ببشرة داكنة شعر أسود، يتحدث بلهجة أوروبية |
Tıpkı şu tablolardaki pembe tenli ve meyveli kadınlar gibi. | Open Subtitles | مثل هؤلاء اللوحات لنساء ببشرة وردية و فاكهة |
Sadece 5 beyaz erkekle çıktım ve onların ikisi de açık tenli Meksikalıydı. | Open Subtitles | لقد واعدت، حوالي، خمسة رجال بيض وإثنـان منهمـا كــانـا مكسيكيان ببشرة بيضــاء. |
Ayrıca öyle bir cildi varken sahilden uzak durması gerekir. | Open Subtitles | كما أنّه يجب أن تبتعد عن الشاطئ ببشرة كتلك |
Bu görev için ilk başvurduğunda cildi bozuk, peltek, garip bir kızdın. | Open Subtitles | عندما جأتِ للعمل كمضيفة كنتِ فتاه خرقاء ببشرة سيئة ولثغة |
Güzel bir kadın... teni bembeyaz mermerden, gözleri kumrunun gözleri. | Open Subtitles | امرأة فاتنة... ببشرة كالمرمر، وعينى يمامة ٍ |
Biri hapiste, birini toplarından vurdum, biri de açık tenli zenci. | Open Subtitles | مسجون، ضربته في خصيتيه، زنجي ببشرة فــاتحة. |
Vegas'ta geçirdiğin birkaç haftadan sonra seni bronz tenli göreceğimi düşünüyordum. | Open Subtitles | بعد غيابك لبضعة أسابيع في لاس فيغاس، توقعت أنْ تعودي ببشرة مُسمرّة. |
Ama yine de her gün Hong Kong'daki karışıklık ve Wyoming'deki mavi tenli katillere dair raporlar geliyor. | Open Subtitles | و مع ذلك كل يوم هناك تقارير بوجود اضطرابات في هونغ كونغ و قتلة ببشرة زرقاء في وايومينغ |
Hepsi de beyaz tenli, siyah saçlı. | Open Subtitles | كلهن نساء ببشرة بيضاء و شعر داكن |
Hayır, açık tenli anlamında yani. | Open Subtitles | لا ، انها تعني فتاة سوداء ببشرة فاتحة |
- Muhtemelen soluk tenli. | Open Subtitles | يحتمل أن يكون ببشرة فاتحة |
Ve ayrıca kötü cildi vardı. | Open Subtitles | وحظي أيضاً ببشرة رديئة |
Altından cildi ve saçlarıyla | Open Subtitles | "ببشرة و شعر من ذهب" |
Harika bir teni var mı ? | Open Subtitles | هل تتمتع ببشرة رائعة ؟ |