Justin kaçırılmıştı. Ama bu uyuşturucu satıcısı veya ...davasıyla bir alakası olduğunu düşünmedim. | Open Subtitles | ولكنني لم أكن أعتقد أن ذلك كان له أي علاقة بتاجر المخدرات ذلك أو بمحاكمته |
Demek istediğim, tabiki de uyuşturucu satıcısı değilsin. | Open Subtitles | انا أعني , بطبع أنت لست بتاجر مخدرات. |
Ya da neden alelacele, bir polisi öldürmeden önce, bir uyuşturucu satıcısını aradığını. | Open Subtitles | ـ مممم أو لماذا كان يهرع للاتصال بتاجر مواد ممنوعة قبل ساعة من مقتل شرطيٍ |
Görünüşe göre Felix Garcia'nın uyuşturucu satıcısını yakaladık. | Open Subtitles | يبدو اننا امسكنا بتاجر المخدارت الخاص بفيليكس |
O uyuşturucu satıcısıyla gizlice sıvışmayı planlarken mi? | Open Subtitles | بينما تتسلل للخارج للغرام بتاجر مخدرات محلي ؟ قيدها من فضلك |
Morgan ve JJ ikinci kurban Mark uyuşturucu satıcısıyla buluşmaya gitmiş olabilir diye düşünüyorlar. | Open Subtitles | مورغان و جي جي يظنان ان الضحية الثاني مارك ذهب ليلتقي بتاجر مخدرات هل وصلتك فحوص السموم بعد؟ |
Ona terör taciri ve silah kaçakçısı diyelim.Bir cani. | Open Subtitles | حسناً دعنا ندعوه بتاجر مخدرات مجرمك الاساسي |
Eğer biri böyle bir iş ile ilgilenecek olursa mobil bir satıcıya bağlanmaları gerekirdi. | Open Subtitles | لو كان هناك شخص مُهتم بمثل هذه الصفقة، فلابدّ أنّ يكون على إتّصال بتاجر مسروقاتٍ مُتنقل، |
O bir uyuşturucu satıcısı değil. | Open Subtitles | حسناً، إنه ليس بتاجر مخدرات. |
Müvekkilimin hüküm giymiş bir uyuşturucu satıcısı ile yalnız görüştüğü ifadesine göre, ...Bay Agos yalnızca Bayan Riggs'in bundan sorumlu olduğunu ima ediyor. | Open Subtitles | -صحيح؟ بإنتزاع شهادة أنّ عميلتي كانت وحدها تقابل بتاجر مخدّرات سيد (أجـوس) أوحـى الآنسة أنّ (ريجز) هي الوحيدة المسؤولة. |
Evet. Uyuşturucu satıcısı değilim. | Open Subtitles | نعم أنا لست بتاجر مخدرات |
Uyuşturucu satıcısı değil. | Open Subtitles | -أنه تاجر مخدرات ... -هو ليس بتاجر مخدرات . |
Yalnız İntikam, bir uyuşturucu satıcısını dağıtmış ve burada da bir kamyon dolusu çalıntı televizyonu yakarken görüyoruz. | Open Subtitles | أطاح "المُنتقم الوحيد" بتاجر مُخدّرات، وهنا، أشعل النار بشاحنة مليئة بالشاشات المسطحة. |
Uyuşturucu satıcısını öldürmeden önce yeni bir şey yaptığını söyledi. | Open Subtitles | "أخبرني بأمر جديد فعله بتاجر المخدّرات قبل أن يقتله" |
Finn Rourke'un, bulması için onu yolladığı uyuşturucu satıcısını ispiyonlamaya çalışıyordu. Sonra da satıcı umulmayanı yapar. | Open Subtitles | بل كان يتطلّع للوشاية بتاجر المُخدّرات الذي أرسله (فين رورك) للعثور عليه. |
Bu uyuşturucu satıcısıyla buluşmaya gitmedikleri anlamına gelmez. | Open Subtitles | ذلك لا يعني انهم لم يلتقوا بتاجر |
İnsanlar onu çok seviyor. Jen, uyuşturucu satıcısıyla çıkıyorsun. | Open Subtitles | حارس أمن, و16 إسم مستعار لذا لا بد أن الناس يحبونه جين لقد تعلقتي بتاجر مخدرات - |
Senin gibi güçlü ve güzel biri homoseksüel sanat satıcısıyla takılırmı. | Open Subtitles | إمرأة بجمالك وقوتك... لا تعجب بتاجر فنٍ مبتدأ... . |
Burada, deniz aşırı silah kaçakçısı, Joey Trent'le konuşuyorsun. | Open Subtitles | هنا عندما تلتقي بتاجر أسلحة معروف بإسم جوي |
Silah kaçakçısı ile ne ilgisi olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن أن يكون لهذا علاقة بتاجر أسلحة؟ |
Biz kimliğini tespit Eğertoplu Raul ile enjekte edildi ki, o zaman kravat mümkün olabilir geri belirli bir satıcıya ve sonra diler için Onu satın alan bir kişi ... yani, onun katil. | Open Subtitles | اذا عرفنا هوية الهروين الذي تم حقن راول به, لأستطعنا أن نربطه بتاجر مخدرات معين يختص بالتجارة به من ثم من خلال تاجر المخدرات هذا نصل لشخص قد قام بشرائه منه... |