İç içe geçmiş kolları ahenkle yankılanır. | Open Subtitles | أذرعهن تتشابك بتناغم |
İç içe geçmiş kolları ahenkle yankılanır. | Open Subtitles | أذرعهن تتشابك بتناغم |
Ve, koro halinde ses çıkarırlar ki bu kesinlikle birbiri ile senkronize halindedir. | TED | وتطلق أصواتاً وكأنها تغني بتناغم تام مع بعضها البعض |
Birincisi, yarışa dayanır, çünkü eş arıyorlardır, ikincisi ise işbirliğine dayanır, çünkü eğer hepsi beraber senkronize bicimde ses çıkarırlarsa, çakal, tilki ve baykuş gibi avcıların, içlerinden herhangibirini av olarak belirlemesi çok güç olacaktır. | TED | الأول للتنافس، لأنها تبحث عن أزواج والثاني للتعاون، لأنها عندما تغني بتناغم مع بعضها تجعل الأمر صعبا على الحيوانات المفترسه مثل الذئاب والثعالب والبوم بانتقاء اي فرد منها لأكلها |
Eminim hepimizin uyum içinde yaşayabileceği bir yol bulacağız. | Open Subtitles | اسمعوا ، متأكد أننا سنظهر بحل يمكننا جميعنا من العيش بتناغم |
Beni her zaman uyandırırlardı, cumartesi sabahları bana Beatles şarkıları söyleyerek, uyum içinde. | Open Subtitles | لقد كانوا يوقضوني من النوم دائماً صباح السبت، كما تعلم. يغنون لي أغنية البيتلز.. بتناغم وانسجام كاملين |
(Müzik) Hayalinizde, daha önce gördüğümüz gibi benzer örnekleriyle birlikte senkronize olarak hareket eden bir helikopteri canlandırın. | TED | (موسيقى) تخيلوا معي مروحية واحدة ، كالتي شاهدناها سابقاً ، تتحرك مع مروحيات أخرى ، بتناغم مع البقية. |
Su, Toprak, Ateş ve Hava Kabileleri birbirleriyle uyum içinde yaşıyordu. | Open Subtitles | الماء , الأرض , النار , و رحالة الرياح عاشت مع بعضها بتناغم.. |
Milyonlarca tür içinde doğayla uyum içinde yaşamayan tek tür biziz. | Open Subtitles | إننا النوع الوحيد من بين الملايين الذي لا يحيا بتناغم مع الطبيعة. |
2003'ün Ekim ayında, 49 farklı milleten 6,000'in üzerinde koşucu, hepsi kararlı, başlangıç çizgisine geldi. Silah ateşlendi. Ateş, bu sefer, degişim için uyum içinde koşmanın işaretiydi. | TED | في أكتوبر 2003، أكثر من 6000 عداء من 49 جنسية مختلفة جاؤوا إلى خط البداية، بكل عزيمة، و حين تم إطلاق النار، هذه المرة كان إشارة للركض بتناغم للتغيير. |