Ölüm sonrası ağırlık bağlanmasından oluşan bir hasar yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك اى اضرار بعد الوفاة من الربط بثقل |
Bir hayatı almak katlettiğin insanın yaşadığı yılların geçirdiği zamanların, didindikleri hayallerin senin yüzünden gitmesinin verdiği ağırlık ve sorumluluk zor geliyor. | Open Subtitles | سلبالحياة.. الشعور بثقل المسؤولية .. طوال السنين عندما يعيشالشخصالذيقتلته.. |
Yani adamın ayakları omuzlarıyla aynı ritmi yakalamıyor ve kızın topukları kendi ağırlığını taşıyamıyor. | Open Subtitles | أن حركة قدميه لا تتطابق مع كتفيه و وزنها ينزل بثقل كبير على كعبيها |
Halef Başkandan şu kelimeleri duyduğumda devletin ağırlığını, o kaba kuvveti ensemde hissettim. | Open Subtitles | شعرت بثقل الدولة تلك الجزمة على رقبتي عندما سمعت هذه الكلمات من الرئيسة المنتخبة |
Farkı limana döndüğümüzde daha ağır safra alarak kapatırız. | Open Subtitles | سنعوّضها بثقل ماء البحر حتّى نرجع إلى الميناء |
Yani, dilim gerçekten ağzıma ağır geliyor sanki daha fazla yer kaplıyor gibi... | Open Subtitles | أعني , اشعر بثقل في لساني حقاً كأنّهُ أخذَ مساحة أكبر او شيءَ كهذا. |
Bu sabah uyandığında iki bacağında da ağırlık varmış. | Open Subtitles | إستيقظت هذا الصباح وتشعر بثقل في حركة رجليها |
Üzerinde büyük bir ağırlık hissediyordu. | Open Subtitles | كان يحس بثقل كبير يجثم على صدره |
...omuzlarına çöken büyük bir ağırlık hissediyor? | Open Subtitles | فكرت كم منكم شعر بثقل يضغط على صدرك؟ |
Başımda bir ağırlık var. | Open Subtitles | أشعر بثقل في رأسي |
İlk defa... üzerimde bir ağırlık hissediyorum. | Open Subtitles | ...لأول مرة أشعر بثقل في الوزن |
Kardeşlikten birini masadakine benzer bir ağırlık levhasıyla öldürdüm. | Open Subtitles | قتلت واحداً منهم بثقل مثل ذاك |
Yani sadece karşımdaki insanları görmüyorum, veya kendi sesimi ve zemine karşı ayakkabılarımın ağırlığını bana,sanki ileri ve geri yayılan mükemmel tek bir bilinç alanının bir parçası gibi geliyor. | TED | فأنا لست فقط أرى الأشخاص أمامي أو أسمع صوتي أو أشعر بثقل حذائي على الأرض، لكن هذا كله يحصل كجزء من مجال وعي كلي واحد يتمدد إلى الأمام و إلى الخلف |
İnat ettik..Paradigmamızı yeniden tanımladık ve birkaç aylık çalışmadan sonra felçli sıçan ayakta durabiliyordu, ve ne zaman istese, bütün ağırlığını taşıyabilen bir hareket başlattı ödüllere doğru koşmak için. | TED | أصرّينا. قمنا بصقل نموذجنا وبعد عدة أشهر من التدريب الفأرة التي كانت مشلولة, استطاعت الوقوف ومتى ما قررت, أمكنها البدء بالتحرك حاملة بثقل جسدها لتجري باتجاه المكافأة. |
Kaşının kavisini, çantanın ağırlığını umursamayacak. | TED | لن تعبأ بتقويسة حاجبك، ولا بثقل قبضتك. |
Bu yıl şunu fark ettim, birine bu hayatı terk etmesinde yardımcı olmak bir ayrıcalık ve kalbim kaybın ve mutsuzluğun ağırlığını taşısa da pişmanlık duymuyor. | TED | اكتشفتُ ذلك هذا العام، إنه لشرفُ حقًا مساعدة شخص ما على الرحيل من هذه الحياة، رغم أنني أشعرُ بثقل قلبي نتيجة الفقدان والحزن، ولكنه ليس ثقيلًا نتيجة الندم. |
Elimdeki bıçağın ağırlığını hissediyorum. | Open Subtitles | كنت أشعر بثقل النصل في يدي |
Adamın ağırlığını hissedeceksin. | Open Subtitles | لأشعر بثقل الرجل |
Sadece şunu söylemeye çalışıyorum, eğer stresli hissedersen, ya da bişiyler ağır gelmeye başlarsa... | Open Subtitles | أعني لو أحسسـت بضغط وإجهاد أو بدأت تشعر بثقل على كاهلك |
- Üzerinizde kraliyetin ağır yüklerini taşıyor musunuz? | Open Subtitles | ألم تشعري أبداً بثقل حمل الحكم عليكِ ؟ |
Benim mi? Araba ağır çekiyor. | Open Subtitles | -أجل , أشعر بثقل السيارة هل تعرف السبب؟ |
Tek bir ağaç kadar ağır. | Open Subtitles | إنها بثقل شجرة كاملة |