Taşındığımızdan beri yeni bir buzdolabı getirecekti. | Open Subtitles | أنه مدين لنا بثلاجة جديدة منذ أن أنتقلنا إلى هنا لذلك لا يظهر كثيراً |
Boş bir buzdolabı ve insanın en iyi arkadaşına karşı zaafı olan belirli bir gazeteciyi. | Open Subtitles | إنه صحفي بثلاجة خالية وأريكة ناعمة لأفضل صديق له |
Önceden küçük bir buzdolabı vardı odada ama elektriğe pek belli olmuyor burada. | Open Subtitles | آسفة كنت أحتفظ بثلاجة صغيرة هنا لكن الكهرباء لا يُمكن الاعتماد عليها |
Olmaz mı, buzdolabında havyarın yanındadır. | Open Subtitles | أجل، موجود بثلاجة بجانب الكافيار. |
Perişan olan Bob da, buzdolabında bulduğu tek şeyle sevgili buzağısı Suki'nin heykelini yaptı. | Open Subtitles | أصيب (بوب) بالذهول لموت محبوبة (سوكي) شيء وحيد متبقى بثلاجة عائلة (بيكلر) ... |