Bir grup insanın dışarıda bir çukura düşmesi eğlenemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | سقوط بعض الناس بحفرة بالخارج لا يعني أننا ليس بوسعنا أن نمرح |
Dokuz Tanrılardan biri onları bir çukura attı. | Open Subtitles | ألقوا بحفرة واحد بأمر من مجلس اللوردات تسعة. |
Ve oraya giderken jip bir çukura girdi. | Open Subtitles | وفي طريقي ، إصطدمت سيارة الجيب بحفرة |
Duke'ün yılanlarla dolu o deliğe elini sokuşunu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تذكرين شخصية دوك عندما وضع يده بحفرة مليئة بالثعابين؟ |
Sizi henüz tutuklamadığım ve çıkışı olmayan kahrolası bir deliğe tıkmadığım için şanslısınız. | Open Subtitles | و إلقائك بحفرة مظلمة بلا أية مخارج تقبض علىَّ بأى سبب ؟ |
Bu bir Apache ölüm tuzağı, ve eğer dikkatimi dağıtmasaydın, bacağım bu keskin tahta kazıkla dolu deliğe saplanmazdı! | Open Subtitles | ، هذا فخٌ "أباتشي" للموت و لو لم تكن تشتتني، لم تكن رجليّ لتكون عالقةٍ بحفرة مليئة . بالأوتاد الخشبيّة الحادة |
Derken yoldaki çukura girdik ve bom! | Open Subtitles | حتى وقعنا بحفرة في الشارع، وحدث صوت ضخم! |
çukura girseniz kafanız tavana çarpar. | Open Subtitles | رأسك يصطدم بالسقف إن سقطت بحفرة |
Az önce bir çukura sıçıp üstünü örttüm. | Open Subtitles | لقد تبرزت بحفرة للتو و غطيتها |
Siktir. çukura girdik. | Open Subtitles | اللعنة , لقد اصتدم بحفرة |
Evet. Beni ömrümün kalanında bir deliğe mi tıkacaksınız? | Open Subtitles | نعم، رميي بحفرة لبقيت حياتي؟ |
Joe beni yerdeki büyük bir deliğe koydu ve Noel Baba'nın gerçek olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد وضعني (جو) بحفرة كبيرة في الأرض . و قال أنه لا يوجد سانتا كلوز ! |