Oğlununa daha iyi bir hayat sağlamaya çalışırken hayatını kaybeden bir anneydi. | TED | لقد كانت أما ضحت بحياتها تحاول الحصول على فرصة لحياة أفضل لإبنها |
Zaten ölümsüz olduğu halde neden bitkisini çalmak için hayatını riske attığını sordu. | TED | وسألها لم قد تخاطر بحياتها من أجل سرقة أعشابه وهي في الأصل خالدة؟ |
Jill'i yem olarak kullanıp, o sunumu yaptırarak hayatını riske atamayız. | Open Subtitles | من فضلك , لايمكننا استخدام جيل كطعم فى المقابلة ونخاطر بحياتها |
Birdenbire hayatına adı kötüye çıkmış iki yeni erkek girmişti. | Open Subtitles | فجاه أكثر من بالعالم عزلة أصبح لديها رجلان جديدان بحياتها |
Hayır, bu yıl biraz zor geçti, biraz şey olduktan sonra, bilirsin hayatında özel biri yokken, değil mi? | Open Subtitles | لا ، لأنّها مرّت بسنين عصيبة ، حتى آل إلىحياتهاشيءًبسيطاً،أتعلم .. أيّ شيء مُميز بحياتها ، صحيح؟ أعني، أتعلم.. |
Sanırım Rusty hayatı hakkında ne istediğini biliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن راستي تعرف ما الذي تريده بحياتها |
Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
Düzeltebilmek için her şeyi yaptı, hayatını tehlikeye attı bu hiç adil değil! | Open Subtitles | ضحت بكل شئ لتنقذ الموقف , لقد خاطرت بحياتها ان هذا ليس عدلا |
Ama hayatını her şeyden çok değer verdiğine bahse girerim. | Open Subtitles | ولكني اراهن على انها تهتم بحياتها فوق كل شيء اخر |
Geçen gün onu o olayların içinde görecektin. Haber için hayatını riske atmıştı. | Open Subtitles | كان يجب أن تراها في نشاطها منذ أيام، مجازفة بحياتها من أجل قصةٍ |
Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
Dediğine göre doktor, daha fazla çocuk yaparsa hayatını riske edeceğini söylemiş. | Open Subtitles | الطبيب قال إذا كان عندها المزيد من الأطفال ستخاطر بحياتها |
Para için o kadının hayatını feda mı edeceksin? | Open Subtitles | أتعني أنك ستضحي بحياتها من أجل هذه النقود؟ |
Merak etme, hayatına yön vermeye çalışan, tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لا تقلقي لستي الوحيدة التي تريد ان تعرف ماذا تصنع بحياتها |
cesurca kendi gerçeğini yaşayan New Yorklu, genç bir kadındı, ama nefret, onun hayatına son verdi. | TED | فهي من نيويورك، وهي سيدة يافعة كانت تعيش حقيقتها بشجاعة، ولكن الكراهية تحيط بحياتها. |
Olumsuz konuşmayı sevmem ama o kadın hayatında dürüstçe tek kelime etmemiştir. | Open Subtitles | لا أريد التحدث بسلبية لكن هذه المرأة لم تتفوه بحياتها بكلمة صادقة. |
hayatında biraz romantizm arıyor. Onu bu yüzden suçlayamazsın. | Open Subtitles | هي ارادت بعض الرومانسيه بحياتها لا يستطيعون لومها على ذلك |
Bu odadaki herkesin, onun hayatı boyunca yaşadığı... ilgi ve kamuoyu baskısını yaşadığını görmek isterdim. | Open Subtitles | و انا اطلب بكل من بالغرفة ان يعالجوا أمرا الانتباه والدعاية التي عليها فعلهما بحياتها كلها |
Hani sürekli hayatının ne müthiş olduğunu anlatan kardeşin mi? | Open Subtitles | الإنسانة التي دوماً تضغط عليكِ بحياتها المذهلة في وجهك ؟ |
En yeni harika fikri ise, buradaki hayatından sıkılmaya başlaması ile doğmuştu. | Open Subtitles | آخر خططها العبقرية نتجت من مللها بحياتها الجديدة |
Sevdiğin kadın tehlikede, canını kurtarmak için kaçıyor ve sen onu koruyamıyorsun. | Open Subtitles | المرأة التي تحبها في خطر. إنّها تهرب للنجاة بحياتها وأنت لا تستطيع حمايتها. |
Anna Plitkovskaya gibi insan hakları ihlallerini haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var. | TED | وهناك صحفيين مثل آنا بوليتكوفسكايا والتي خاطرت بحياتها للإبلاغ عن انتهاكات حقوق الإنسان. |
hayatındaki talihsiz, karanlık bir dönem yüzünden sorun yaşayan bir kadındı. | Open Subtitles | كانت إمرأة مضطربة التي كافحت.. خلال فترة سيئة الحظ ومظلمة بحياتها. |
hayatıyla ilgili ne yapacağına dair en ufak bir fikri olmayan, bir annesi. Yani... | Open Subtitles | و أم لم تكن لديها فكرة عن أي شيء تفعله بحياتها. |