Tam aksi. İyi haberler vermek için aradım. | Open Subtitles | بل على العكس، أنا أتصلت لأخبرك بخبر جيد. |
Bu kötü zamanlarda iyi haberler alabilmek hepimize cesaret veriyor. | Open Subtitles | هذا لا يصدق جيد، أن نحظى بخبر سار في هذه الأوقات المؤلمة وقت صعب، بالتأكيد، لكي تقودنا |
- Burada oturmuş 16 yaşında bir kız için yıkıcı bir haber vermenin en iyi yolunu düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أجلس هنا وأفكرفي أفضل طريقة لإبلاغ فتاة في الـ 16 بخبر صاعق |
Hadi ama. Otel odası konusunda bana iyi bir haber ver lütfen. | Open Subtitles | هيّا، نبّئني بخبر طيّب عن حجز غرفة في فندق أرجوك |
Kusura bakmasın söylemek isterim ki, Mösyö Bex'ten ölüm haberini duyduğunuzda, müthiş bir rol oynadınız. | Open Subtitles | وبالمناسبة سيدتى عندما سمعت بخبر موته من السيد بكس كان اداءك فى الحزن ممتاز |
Hickok ve senin hırdavatçı kiracılardan biri... katledilen şu Alman ailenin... haberini veren adama ateş açmışlar. | Open Subtitles | هاجموا الشخص الذي جاء بخبر قتل تلك العائلة ذات الأصول الاسكندنافية |
Gündemimizi dokunaklı bir tören haberiyle açıyoruz. | Open Subtitles | أخبارنا المحلية تبدأ بخبر المراسم الحزينة |
-Tabii birçok ailede birileri iyi bir haberi kutluyorsa yemeği onun ağabeyi ısmarlamakta ısrar eder. | Open Subtitles | مهما يكن بالطبع في العديد من العائلات أن أحتفل شخص ما بخبر جيد |
Bu konuyla ilgili sıkı haberler getirdi bugün. | Open Subtitles | لقد جاءت لى بخبر عظيم اليوم أخبريها |
Gaybubetimden sonra sana mutlu haberler vereyim istedim. | Open Subtitles | ... أنافقط رغبت أن أخبرك بخبر سعيد بعد غيابي |
Oldukça gerilere kadar ilerledi ama haberler pek de iyi değil. | Open Subtitles | إنه يعود لزمن طويل و لكن ليس بخبر جيد |
Bazı kötü haberler aldım. | Open Subtitles | يجب أن أبلّغك بخبر سىء |
Hadi ama. Otel odası konusunda bana iyi bir haber ver lütfen. | Open Subtitles | هيّا، نبّئني بخبر طيّب عن حجز غرفة في فندق أرجوك |
- Tamam, böyle zamanlarda, örneğin, birine çok kötü bir şey söylemem gerektiğinde, önce ona daha da kötü bir haber veriyorum. Böylece asıl haberin kötülüğü azalıyor. | Open Subtitles | - حسنا , عندما اريد اخبار شخص خبر سيء أبدأ بخبر سيء اكثر حتى لا ينصعق من الخبر |
Bugün bana, sorduğun soruyla alakalı çok güzel bir haber verdi. Ona da söylesene. | Open Subtitles | لقد جاءت لى بخبر عظيم اليوم أخبريها |
Bu kadar zamanda bir haber oluşturabilmeme imkan yok. | Open Subtitles | لا توجد وسيلة يمكنني بها من القيام بخبر |
Yakın bir arkadaşımın ölüm haberini aldığımdan biraz dikkatim dağılmıştı. | Open Subtitles | فقد كنت مشوشاً قليلاً بخبر وفاة صديقنا العزيز |
O sabah, Xabe, hayvanların kuzeydeki marula korusuna ilerledikleri haberini getirdi. | Open Subtitles | ذلك الصباح ...جاء كابي بخبر يقول إن الحيوانات تتجه إلى غابات المارولا شمالاً |
Ama Tuo Tuo'nun ölüm haberini alınca gözyaşlarını tutamamış. | Open Subtitles | "لكن بعد ما سمع بخبر موتِ" تيو تيو سقطت دموعه |
İnsanları çalışanlarının ölüm haberiyle şaşırtmak SSR protokolü mü peki? | Open Subtitles | هل نظام الوكالة بمفاجأة الناس بخبر موت موظفيهم ؟ |
24 saat bekle sonra da bombacının kim olduğunu bildiğin haberiyle çık karşılarına. | Open Subtitles | ...انتظري 24 ساعة ثمّ أضربيهم بخبر أنّنا نعرف هويّة المفجّر |
Louise, son dakika haberiyle programı bitiriyoruz. | Open Subtitles | لويس" سننهي البرنامج بخبر عاجل |
Evet.. Trajik haberi herkese söylemeliyiz değil mi? | Open Subtitles | أجلّ، علينا أن نصرّح بخبر هذه الفاجعة، صحيح؟ |
Sonra, avukatın sahtekâr katibi Lesley Ferrier sizi aradı ve halanızın sizi ve hiç hoşlanmadığı çocuklarınızı mirasından çıkararak her şeyini Olga Seminoff'a bıraktığına ilişkin kötü haberi verdi. | Open Subtitles | ثم يجئ دور الكاتب الاعوج ليزلى فيرير... و والذى اتصل بك ليخبرك بخبر مزعج |