kayıp lider gibi bir şey, ilgi çekici olduğu sürece almak zor veya küçültülemiyor. | TED | إنه كالبضاعة التي تباع بخسارة لتنشيط المبيعات، ثم حالما تبدو مثيرة للاهتمام، لا يمكن توفيرها، أو لا يمكن تنميتها. |
Gerçekten kilo kaybetmek istiyorsan Carl'ın "Ultra Aşırı Vücut Egzersizi'ni" denemelisin. | Open Subtitles | إذا رغبت بخسارة الوزن حقاً فعليك أن تجرب تمارين كارل القاسية |
Haklı olabileceğin ihtimaline karşın her şeyi kaybetme riskini göze alamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا المخاطرة بخسارة كل شئ لمجرد أنك قد تكون محقا |
Kulüpler, barlar, lokantalar müşteri kaybetmeye başlarsa şehir için... .. mali kriz demektir bu. | Open Subtitles | النوادي والحانات والمطاعم بداءت بخسارة زبائنها |
Ortak bilincimizde, gerçekten ilkel bir şekilde, arıları kaybetmeyi göze alamayacağımızı biliyorduk. | TED | ونحن نعلم جميعا في قرارة أنفسنا، وبشكل فطري، بأننا لا نستطيع السماح بخسارة النحل. |
Krediler kesilince yeterli nakdimiz kalmadı, biz de mülklerimizi zararına sattık. | Open Subtitles | بعد تجمد الائتمان لم يصبح عندنا نقد للاستثمار لذلك اضطررنا أن نبيع الموجودات بخسارة |
Sinclair, sendikanın en büyük sigortacısı olarak sahtekârlıkla kazanılmış servetinin büyük kısmını kaybedebilirsin. | Open Subtitles | ...كرجل تقف على حافة هشة فإنك تخاطر بخسارة... جزء كبير من ثروتك القذرة |
Bak, Johnny sarhoşken çatıdan düştü tamam mı? Büyük bir kayıp değil. | Open Subtitles | انظر، جوني جابس تعرض للضرب وتمشى على السقف، ليست بخسارة كبيرة |
Bak, Johnny sarhoşken çatıdan düştü. Tamam mı? Büyük bir kayıp değil. | Open Subtitles | انظر، جوني جابس تعرض للضرب وتمشى على السقف، ليست بخسارة كبيرة |
kayıp sayfalar yüzünden davayı kaybetmeyi göze alamaz. | Open Subtitles | فهي لا تري ان تغامر بخسارة القضية بسبب صفحات مفقودة |
Anlaşılan Swann Temizlik Servisi bir personelini kaybetmek üzere. | Open Subtitles | يبدو أن أعمال التنظيف ستتوقف بخسارة أحد موظفيها |
Bize göre bu kadın çocuğunu kaybetmek gibi bir yıkım yaşadı. | Open Subtitles | نعتقد ان تلك المرأة مرت بخسارة مدمرة لطفل |
Çünkü sana karşı hissettiğim aşkı asla kaybetmek istemem. | Open Subtitles | لأنّي ما كنت لأرغب أبداً بخسارة الحبّ الذي أكنّه لكِ |
Çünkü, herşeyi kaybetme riskine girdiğinde, herşeyi kazanmayı da değişmez bir şekilde ısmarlıyorsun. | Open Subtitles | لأنه عندما تجازف بخسارة كل شئ، دائماً ما تكسب كل شئ |
Başına bir şey gelirse ikisini de kaybetme riskini göze alamayız. | Open Subtitles | اذا حدث لك مكروه لا يمكن ان نخاطر بخسارة كليهما |
Masaların arkasında kaynayan bir kazan var ve onun yüzünden iyi, genç avukatları kaybetmeye başlayacağız. | Open Subtitles | هناك بداية تمرد في الطوابق السفلية سنبدأ بخسارة الزملاء الشبان بسببه |
Daha fazla para kaybetmeye tahammül edemem. | Open Subtitles | لا يمكن أن أسمح بخسارة المزيد من المال. |
Bu kadar fazla sayıda kaybetmeyi göze alamayız. | TED | لا يمكننا السماح لأنفسنا بخسارة المزيد منها. |
İleride satışları arttırmak için elindeki malı zararına verirsin. | Open Subtitles | تبيعين المنتج بخسارة لتزيدي أرباحك المستقبلية |
Yoksa kartelin iyi niyetini kaybedebilirsin. | Open Subtitles | أو ستخاطر بخسارة فضائل الإتحاد |
Hastanı kaybetmenin bu kadar travmatik olabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | غير أنه كان خيارك بالتوقف لم أكن قد أدركت حجم صدمتك بخسارة مريضك |
Vergilerini ödeyemediği için evi kaybettiğini kabul eden bir adamdı. | Open Subtitles | اعترف الرجل بخسارة الملكية لأنه لم يستطع ان يدفع الضريبة |
Haftayı 3-5 puan aralığında değer kaybederek bitirmeliydik. | Open Subtitles | كان من المفترض أن ننهي الأسبوع بخسارة لثلاثة إلى خمس نقاط |
Hemşireler sayısal lotoda kaybetmekle meşguldü. | Open Subtitles | طاقم التمريض كان مشغولاً بخسارة اليانصيب |