İçinde ne olduğunu benden ve Cane'in menejerinden başka bilen yok. | Open Subtitles | لا أحد يعرف ما كان بداخلة عدا أنا ووكيل كان |
İçinde bulunduğun belayı anlaman çok önemli. | Open Subtitles | . من المهم ان تفهم طبيعة المأذق الذى أنت بداخلة |
İçinde kasa olan ufak bir ofis. Kasada da dolu bir tabanca saklı. Ona ulaş. | Open Subtitles | يوجد مكتب صغير يحتوي على صندوق صلب بداخلة سلاح محشو. |
Gömleği pantolonun içine sokmak ve aynı zamanda kemer takmak. | Open Subtitles | أن نطي القميص بداخلة ونرتدي حزاماً في نفس الوقت |
İçine küçük sosis dilimleri doğranmış spagetti! | Open Subtitles | للعشاء سباجيتي مع قطع صغيرة من الهوت دوج مقطوعة بداخلة |
Fakat araştırma başarısız olunca Tobias içindeki Sue Storm'u keşfetmek durumunda kaldı. | Open Subtitles | وعندما إنتهى البحث بالفشل إنتهى به المطاف بإيجاد واحدة بداخلة |
Çünkü çocuklarımın resimleri bunun içinde bir yerde. | Open Subtitles | لان في مكان ما بداخلة صور اطفالي الوحيدة المتبقية |
Kravat takmazdı ama içinde hep bir dolandırıcı yatıyordu. | Open Subtitles | لا ربطات عنق ، ولكن لطالما كان بداخلة شخص مُراوغ |
Biri İncil'ini ve bir pimi otel kapımın dışına içinde bununla bıraktı. | Open Subtitles | احداً ما ترك انجيل ووتد خارج باب فندقى مع تلك بداخلة |
Kullanabileceğin bir tuvaletim var. İçinde biraz tavuk kalmış. | Open Subtitles | لديّ حمّامٌ يمكنك إستعماله، أعتذر هناك دجاج بداخلة. |
Acaba içinde ne olduğunu biliyor mu? | Open Subtitles | لكن أتسأل إذا كان يعرف ماذا بداخلة ؟ |
Sağ olduğuna dair elimizdeki tek kanıt, Yeni Gine'den gönderdiğin... üstünde garip yazılar ve içinde bir yerli bileziği olan paket. | Open Subtitles | . أعلم أنك مازلت حياً . وذلك من خرقة باليه وصلتنا من غينيا الجديدة . كانت تغطى طرداً غريباً . بداخلة سوار لأحد السكان المحليين |
Sağ olduğuna dair elimizdeki tek kanıt, Yeni Gine'den gönderdiğin... üstünde garip yazılar ve içinde bir yerli bileziği olan paket. | Open Subtitles | . أعلم أنك مازلت حياً . وذلك من خرقة باليه وصلتنا من غينيا الجديدة . كانت تغطى طرداً غريباً . بداخلة سوار لأحد السكان المحليين |
Çocuğun içinde dışarı çıkmaya başlayan bir sürü kötülük var. | Open Subtitles | الولد يخرج الكثير من الشر الذى بداخلة |
Çünkü muazzam büyüklüktedir, içine Dünya büyüklüğünde 700'den fazla gezegen sığabilir. | Open Subtitles | وهذا بسبب حجمة الضخم أكثر من 700 كوكب بحجم الارض يمكن وضعها بداخلة |
Şuna mıhlandı diyelim, içine 100 gramlık bir kurşun girdi. | Open Subtitles | كأنه ثبت فيها بمسمار وهناك مئة جرام بداخلة |
Cerrahlardan biri, içine böcek yerleştirmiş. | Open Subtitles | أحد الأطباء وضع جهاز تعقب بداخلة |
Evini aldı yahu. İçine oda bile yaptırmış! | Open Subtitles | لقد إشترى منزلك لديه حجيرة بداخلة |
O sessiz, her şeyi içine atan. Homer Simpson gitti. | Open Subtitles | (هومر سيمبسون) الوديع الذى كان يكتم كل شىءٍ بداخلة قد مات.. |
İçine bir bakayım dedim. | Open Subtitles | فقررت ان القى نظرة بداخلة |
İçindeki her neyse, bizimle bir alakası olmayabilir, ama anahtar uydu. | Open Subtitles | مهما كان ما بداخلة فربّما لا علاقة لنا به و لكنّ المفتاج كان له بالتأكيد |