İçlerinde, türlerini gelecek evrimsel döngüye taşıyacak olan genetik kodu taşırlar. | Open Subtitles | بداخلهم يحملون شفرة الجينات هذا سيأخذهم إلى المرحلة التالية من التطور |
Kadın: Benim için yüzleşmek gibiydi. İçlerinde bu kadar çok şey taşıyor olmaları beni şaşırtmadı. | TED | امراءة:لقد كانت مفاجأة مذهلة بالنسبة لي. لم يكن يبدو لي أنهم يملكون الكثير بداخلهم. |
Olan şeyse şu: mercanlar bir ortak yaşamdırlar ve içlerinde yaşayan şu küçük alg hücreleri vardır. | TED | وماذا حدث هو أن ذلك المرجان متكافل ولديها تلك الخلايا الطحلبية الصغيرة التي تعيش بداخلهم |
İçinde domuz parçaları olan insanlar mı dolanıyor etrafta yani? | Open Subtitles | اذن هناك اناس حقيقيون يتجولون مع اعضاء خنازير بداخلهم ؟ |
Birini öldürürsek içindeki peşimize düşecek. | Open Subtitles | مهما يكن ما بداخلهم سياتي ورائنا بما اننا قتلنا واحد منهم |
Çok güzeller ve içlerini görmek için sabırsızsınız. | Open Subtitles | انهم جميلون و أنتم تشتاقون لتعرفوا ما بداخلهم |
Ve tipografi müfredatın çok önemli bir kısmı ve öğrencilerimize ilham için kendi içlerine bakmalarını teşvik ediyoruz | TED | والطبوغرافية هي جزء مهم جداً من المناهج الدراسية ونحن نشجع طلابنا على العثور على المحفّزات بداخلهم. |
- Sen de insanları görüyorsun. - Evet, içlerindekileri de! | Open Subtitles | ـ انت ترين الناس أيضاً ـ وما بداخلهم |
İnandığım ve bildiğim şey, içlerinde hayat olduğu. | Open Subtitles | ما أوؤمن به وما اعلمه إنهم أحياء بداخلهم |
...dünyaya gösterdikleri yüzleri ve içlerinde gizledikleri gizli kişilikleri. | Open Subtitles | الجانب الذي يظهرونه إلى العالم والجانب السري الذي يكتمونه بداخلهم |
İnsanlara rahatsızlığımı hissettireceğim ve onlar da bunu içlerinde hissedecekler. | Open Subtitles | سأجعل الناس يشعرون بسيلاني ويشعرون بالسيلان الذي بداخلهم. |
Ailelerinden uzaktırlar ve içlerinde çok fazla öfke birikmiştir. | Open Subtitles | فهم بعيدون عن أسرهم و هناك الكثير من الغضب بداخلهم |
Sadece, zaten içlerinde olan şeyi bulup çıkarmalarına yardımcı oluyorum. | Open Subtitles | أنا فقط اجد ما بداخلهم و أساعدهم في اخراجه |
İnsanların içlerinde bir şeylerle ne kadar uzun yaşadığını bilemezsin. | Open Subtitles | ستتفاجئين عن المدة التي يقضيها .بعضالأشخاصبوجودأشياءغريبة بداخلهم. |
Ben içlerinde neler olduğunu görene kadar resim çekerim. | Open Subtitles | أستمر فقط بالتصوير فقط حتى أرى ما بداخلهم |
İçlerinde Maryann'in enerjisi var. | Open Subtitles | كنا نجري ونقوم بأشياء جنونيـة تلك طاقة ماريان بداخلهم |
Böyle canavarların içlerinde neler sakladıklarını bilemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن أبداً أن تعلمي ما يخبئونه الأشرار بداخلهم |
Ampüllerden televizyona herşeyin, yapılabilmesi ancak içlerinde küçük dozajlarda boşluk içermeleri sayesinde mümkün olmuştur. | Open Subtitles | كل شيء من المصباح الكهربائي إلى التلفزيون كانوا ممكنين فقط لأنه يمكن أَن يحتووا بداخلهم كميات صغيرة من الفراغِ. |
Gözlerin içinde, bir sapın ucundaki yengecin gözlerinden fazla duyum yoktu. | Open Subtitles | لم يعد هناك أي نوع من الشعور بداخلهم أكثر من لمعة في عين سلطعون من بعيد |
Tek bilmesi gereken, Tubbs'ın içindeki isteklere cevap verdiği. | Open Subtitles | كل ما يجب ان يؤمنوا به هو ان تابس يجيب على بعض الاحتياجات بداخلهم |
Kozmik bir ışın çarpar onlara veya radyoaktif bir örümcek ısırır, ve aniden, onların içinde hep hareketsiz yatan birşeyler hışımla ortaya çıkar-- | Open Subtitles | حيث يتعرضون لاشعاع فضائي, أو يتم عضهم بواسطة عنكبوت مشع , و فجأة شئ ما كان بداخلهم, طوال الوقت |