Çıkmıyor. Pastırma yağıyla kayganlaştırmaya çalıştım ama babanız devamlı yedi. | Open Subtitles | حاولت دهن الدلو بدهن اللحم المقدد لكن أباك ظل يأكله |
İlk doğan bebek erkek olursa şansı bol olsun diye fok yağıyla ovulurmuş. | Open Subtitles | .المولودالأول. إذا كان ولد , امم يدهنونه بدهن الحوت للحظِّ الجيد. |
Elimizden geldiği kadar, ama şimdi bir boya işim var. | Open Subtitles | كما تحسن إتلافها أنت، ولكني مشغول بدهن سيارة. |
Şişko piçi boya da bitirelim şu işi. | Open Subtitles | قم بدهن هذا البدين اللعين و دعنا ننتهي من هذا |
Sanki az önce yataktan yuvarlanmış ve bol pantolon giymiş yağlı saçlarını tersten bir şapkayla kapatmış gibiler. | Open Subtitles | أعني، أنهم يبدو كما لو أنّهم سقطوا من على السرير وإرتدوا بعض السراويل المُتهدّلة وقاموا بدهن شعرهم |
Biftek ve kakao yağlı ağda alırdı. | Open Subtitles | وتشتري شريحتا لحم وشراب بدهن الكاكاو |
- Hayır, az önce odayı boyamaya başladım. | Open Subtitles | -كلا، لقد بدأت لتوي بدهن الغرفة -حسناً ... |
Ok uçları, fırlatıldıkları zaman tutuşan hayvan yağıyla kaplıdır. | Open Subtitles | رأس السهم مطلي بدهن الحيوان والذي يشتغل عندما ينطلق السهم |
Burada her şeyi domuz yağıyla pişiriyorlar. Epey lezzetli oluyor. | Open Subtitles | يطهون كلّ شيء هنا بدهن الخنزير، إنّه شهي جدًّا. |
Bana ne kadar zamandır söz vermiştin biliyor musun Benim go-kart pembe boya | Open Subtitles | أتعلم مند متى وأنت تعدني بدهن سيارتي الصغيرة بالوردي |
Hindi yağlı Yakame alabilir miyim? | Open Subtitles | هل لي بـ طبق (ياكامي) بدهن الديك الرومي ؟ |
- Odayı da boyamaya başladık. | Open Subtitles | - لقد شرعت أيضاً بدهن الغرفة- |