Sanki domuz yağıyla beslenmiş gibi şişman ve yağlı. | Open Subtitles | إنه بدين و ضخم كما لو أنه تغذى على شحم الخنزير |
Torunları ve sonraki kuşaklar gördüğüm herkes kadar şişman ve hastaydı. | Open Subtitles | أمّا أحفادهم من الجيل التالي كانوا كمثل أي بدين و مريض رأيته. |
Ve o kadar şişman ve acibe ki kendimizi çok kötü hissettik. | Open Subtitles | وهو فقط بدين و غريب لذلك نحن شعرنا بالشفقة |
Yani "çok şişman" ve "çok kaba" olmak bu yabancının hayat felsefesiydi. | Open Subtitles | إذاً "بدين" و"وقح" كانتا الصورة العامة لدى الغرباء |
- Kısa boylu, şişman ve bıyıklı. | Open Subtitles | -قصير و بدين و ذو شارب |