Sizin pozisyonunuzdaki bir adam için çok zaman alıyor olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن ذلك يستهلك الكثير من الوقت لرجلٍ بمنصبك |
O zaman sana kendini adamış bir koruyucu meleğin olmalı. | Open Subtitles | حسناً، لا بدّ أن لديك ملاك حارس متخصص بالاهتمام بك |
Ve Mark adında bir çocuğu öpmek zorunda kaldım. Hem de dudaklarından. | Open Subtitles | وكان لا بدّ أن أقبّل هذا الرجل الذي يُدعي مارك علي شفتيه. |
Gördüğünüz gibi, bu öğrenci ödevini yapmadı... çünkü tarlada çalışması gerekiyordu. | Open Subtitles | لأنه كان لا بدّ أن يعمل في الحقل وسأتركه يذهب لأننّها المرّة الأولى |
Harika bir annesin ve çocuklarını hiçbir zaman istismar etmezsin, o yüzden kendimi frenlemem gerekti. | TED | أنت أم رائعة والتي لا يمكنها أن تستغلّ أبناءها بأي شكل من الأشكال، لذلك كان لا بدّ أن أتوقف وأراجع نفسي. |
Ama kocamın kuzeni olduğu için ona yardım etmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لكن بمـا أنه إبن عم زوجي فأخبره أنّه لا بدّ أن يساعده |
Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. | Open Subtitles | هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء |
Bu o kadar kolay değil bebeğim. İletişim uydusunun dolaşıp doğru konuma geçmesini beklemek zorundasın. | Open Subtitles | الأمر ليس بهذه البساطة يا عزيزتي، لا بدّ أن ننتظر قمر إتّصالات ليستوي في وضعٍ ملائمٍ. |
Aklının yerinde olduğu belli ve bizim bu hikayeyi tamamen yok etmek için bir yol bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً، لا بدّ أن الماء قد أصاب عقلها، لذا، سنحتاج لقمع لإنهاء تلك القصة بشكل نهائي. |
Bu han bir çeşit büyü engelleyici tarafından korunuyor olmalı! | Open Subtitles | لا بدّ أن هذه الحانة محميّة بواسطة نوع من السحر |
Akmeşe ağacı. Eskisinin yerine geçen tek ağaç o olmalı. | Open Subtitles | شجرة السنديان الأبيض، لا بدّ أن شجرة حلّت مكان القديمة. |
Hayatını tehlikeye atmayı göze aldığına göre önemli bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | إن كنتَ مستعدًّا للمخاطرة بحياتك، فلا بدّ أن يكون الأمر مُهمًّا. |
Ancak insanlar bundan habersiz. İnsanlar için çok korkutucu olmalı. | Open Subtitles | ،لكنّ البشر يجهلون ذلك .لا بدّ أن يُرعبوا أشدّ الرعب |
Mekâna uğursuzluk getirmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن تكون قّد جلبت النحس على المكان |
Ve Mark adında bir çocuğu öpmek zorunda kaldım. Hem de dudaklarından. | Open Subtitles | وكان لا بدّ أن أقبّل هذا الرجل الذي يُدعي مارك علي شفتيه. |
Ve alkışlamaya sıra gelince annemi dürtüp uyandırmak zorunda kalmıştın. | Open Subtitles | و كان لا بدّ أن تدفع أمّي لكي تستيقظ أثناءأسدالالستارة. |
Hem, birinin bavullarını taşıması gerekiyordu. | Open Subtitles | إضافة إلى، شخص ما كان لا بدّ أن يركب بأمتعتك. |
Evet. Ama İsa gibi yazabilmek için önce İsa olmam gerekti. | Open Subtitles | نعم، لكن قبل أنا يمكن أن أكتب مثل السيد المسيح، أنا كان لا بدّ أن أصبحه، |
Sana gemiyi diğer yöne çevirmen gerektiğini söyledim ve suya atladım. | Open Subtitles | آي أخبرك أنت كان لا بدّ أن تدور السفينة حول وبعد ذلك آي قفز خارج السفينة. |
Hitler'den bir hoşçakal hediyesi. Ona bir söz vermek zorundaydım. | Open Subtitles | هدية وداع من هتلر كان لا بدّ أن أعده بشيء |
Aç gözlerini, hadi. Uyan, uyanmak zorundasın. | Open Subtitles | افتحي عينيك، هيّا استيقظي، لا بدّ أن تستيقظي |
Bu onun hakkında değil. İş arkadaşlarımın bana güvenmesi gerekiyor. Bana ihtiyaçları olması gerekiyor. | Open Subtitles | هذا ليس القصد هنا، فلا بدّ أن يثق بي زملائي. |
Söylemek istediği şey, eğer bir canavar yakalayacaksan, sen de bir canavar olmalısın demekti. Bu olayın, ona pekâlâ uyduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | الذي عنى حقا كان إذا أردت مسك الوحش، أنت كان لا بدّ أن تصبح واحد نفسك. |
Yol boyunca bunu içinde taşımak insanı uçurur olsa gerek. | Open Subtitles | لكن بالنظر للقيمة التي يكلفها نقل الكائن، لا بدّ أن يكون مسبباً كبيراً للانتشاء. |
Ve sen de bunu anlamak için yerden eline alıp koklamak zorundaydın. | Open Subtitles | وكان لا بدّ أن تمسكه وتشمّه كي تعرف ذلك |