o zamanlar daha küçük bir kızdım. Çok soluk ve yakışıklı biriydi. | Open Subtitles | كنت مجرد فتاة بذاك الوقت وهو كان شاحباً و وسيماً |
o zamanlar, uydurma Fransız aksanı beni çok etkilemişti. | Open Subtitles | كانت بذاك الوقت تتصنع وماعرفته حالاً تلك اللكنة الفرنسية المزيفة |
1993'te, o zamanlar, beyaz yakalı bir suçluya verilmiş olan en sert cezalardan birisine çarptırıldı ve tam sekiz yıl yatmak üzere Otis Federal Cezaevi'ne gönderildi. | Open Subtitles | تم اعطائها إلى مجرم أبيض بذاك الوقت ... في عام 1993 تم إرساله إلى سجن فيدرالي لمدة 8 سنوات |
o zamanlar yürütülen bir başka Wall Street Telegraph anketinde GOP seçmenlerinin yalnızca yüzde 18'ini alabilmişti. | Open Subtitles | وفي استطلاع "وول ستريت تيليجراف" آخر أقيم بذاك الوقت كان لديه 18 بالمائة فقط من اجمالي أصوات الحزب |
Sanırım o zamanlar daha küçüktük. | Open Subtitles | اعتقد بأننا كن صغار بذاك الوقت. |