Sahtekâr bir senatör olsaydı çok daha rahat olurdum aslında. | Open Subtitles | سأشعر براحة أكبر إذا كان عضواً فاسداً في مجلس الشيوخ |
Gördüğünüz gibi burada altı ay süreyle rahat yaşayabilecek şartlara sahibiz. | Open Subtitles | كما ترون نحن لدينا ما يكفي لعيش براحة لمدة ستة اشهر |
Doğrusu biraz rahat nefes aldım. Kendimi artık ezik hissetmiyorum. | Open Subtitles | وهذا بالطبع أمر مريح، أشعر براحة أكثر لعدم كوني فاشل. |
Vay canına, şimdi söyleyince daha da rahatladım, Gail. | Open Subtitles | ياللروعة ، فعلاً انني أشعر براحة أكثر عند قولها غيل |
1200 yolcuyla birlikte hızlı ve düzgün bir şehir treninde rahatça oturuyorsunuz. | TED | أنك تجلس براحة تامة في قطار حضاري سريع وسلس، مع 1200 راكب. |
Eğer sizi daha rahat ettiriyorsa o silahı bana doğrultmaya devam edin lütfen. | Open Subtitles | الآن أنتِ حرة بإبقاء هذا المسدس موجهاً علي لو جعلكِ تشعرين براحة اكثر |
Bunu söylerken kendimi gayet rahat hissediyorum. Çünkü ne istediğimi bilecek yaştayım. | Open Subtitles | وإنّي أشعر براحة تامّة وأنا أخبرك بهذا، لأنّي راشدة كفاية لأعلم مرادي. |
Bu ıvır zıvırları yukarıda tutarsan daha da rahat olursun. | Open Subtitles | وستشعرين براحة أكثر إذا أخذتِ كل هذه الأشياء معكِ للأعلى. |
Ama buna numaralandirilmis bir yapi verirseniz o zaman daha rahat olursunuz. | TED | ولكن تطبيقها في معظمه في بنية رقمية ، ثم يمكنك أن تشعر براحة أكبر. |
Böylece insanların "daha rahat" soyundukları söylendi. | Open Subtitles | بحيث يتمكن الناس من نزع ملابسهم براحة كما هو مكتوب |
Bu ilk karşılaşmayı atlattıktan sonra kendimi çok rahat hissediyorum. | Open Subtitles | والآن بما ان اللقاء الاول قد انتهى، اشعر براحة. |
Bazen parmaklığın iki tarafındaki insanlar kilitli zincir görünce kendilerini rahat hisseder. | Open Subtitles | أحياناً الناس على الجانبين من السياج يَروا سلسلةً مغلقة يَشْعرونَ براحة نوعا ما |
Eğer konuk odasında yatarsa daha rahat edeceğim. | Open Subtitles | سأشعر براحة أكبر لو إنتقل للنوم في غرفة الضيوف |
- rahat olabileceğim biriyle ve ne yaptığını bilen biriyle. | Open Subtitles | فقط مع شخص ما أشعر براحة مع والذي يعرف ما يفعل. |
Joey, bu konuşmayı özel yapabilseydim, kendimi daha rahat hissederdim. | Open Subtitles | جوي، سأشعر براحة أكبر إن كان هذا الحديث خصوصياً. |
Kayzer, yöneticiler toplulugundaki en rahat kisiydi. | Open Subtitles | كان القيصر يشعر براحة اكبر عندما يكون بين ضباطه |
Kendi ortopedik yatağım termostatım ve tuvaletimle çok daha rahat edeceğim. | Open Subtitles | ساشعر براحة اكبر وانا معى سريرى منظم الحرارة الخاص بى ومرحاضى الخاص. |
Sağ salim döndüğün için çok rahatladım Wilkin. | Open Subtitles | اشعر براحة كبيرة لأنك رجعت سالما , ويلكين |
Senin paranla rahatça yaşayacak bir değilim. | Open Subtitles | ، أنا لا أنوي العيش براحة منتظرة منكِ الصدقات |
Um... aslında ruhsal mola diyebiliriz uzaklaşmam gereken rahatsız edici bir durum vardı. | Open Subtitles | في الواقع, إنها أشبه براحة عقلية. هناك موقف غير مريح اريد أن أهرب منه. |
Savaş başladığında, Tanrım, beni daha önce göstermediğim çeşit şevk ve rahatlama duyguları sardı. | Open Subtitles | عندما دارت الحرب اطلقتها براحة غير قابلة للتوضيح بحماس لم أظهره لإي شيء منذ.. |
Vicdanın rahatladı mı şimdi? | Open Subtitles | وعلى الأقل ، كما قال الخبير التقني والذييعرفهذاالأمر. والآن ، هل تشعرين بأنكِ أفضل وتشعرين براحة الضمير ؟ |
Beş para etmez tiplerle, çocuk gruplarıyla, A.V kulüpleriyle ya da eşekten düşmüş kızlarla. | Open Subtitles | الناس اللي في القاع والفرق الموسيقية ونادي الفيديو ممكن واحدة بنت خبطها حمار وبتتكلم براحة |
Kan, glükoz testi, idrar testi gibi tanı testleri artık ev konforunda yapılabiliyor. | TED | فحوصات تشخيص مثل الدم، فحوصات الجلوكوز والبول نستطيع القيام بها في منازلنا براحة تامة. |