Bir fast-food dükkanında hamburger ısmarlıyordum. Herif onu yere düşürdü. | Open Subtitles | ذهبت لطلب ساندويتش برجر في مطعم الطلبات السريعة واكن هناك ذلك الرجل يسقط على الأرض |
Hesaplara göz attım, yılda 2000 hamburger siparişi yapılıyor. | Open Subtitles | نظرت إلى الأرقام. أنتِ تقدمين 2000 برجر لحم في العام |
Ona soya burger yaptım, ki et yediğimi zannedebilsin sonra midem bulandı. | Open Subtitles | اعددت برجر الصويا، لكي يعتقد بأنه يحصل على اللحم وانا اصاب بالغثيان |
Parlak kırmızı, Karmann Ghia marka bir otomobil aldı burger King'deki ilk işinden kazandığı parayla. | TED | اشترت سيارة كارمان جيا حمراء فاقعة بالمال الذي كسبته بالعمل في مطعم برجر كينج. |
Sıra sende, RJ Berger. Artık adam oldun. | Open Subtitles | صاحب فكرة ماكس باش إلى المسرح تفضل يا آر جي برجر لقد كنت رجلاً |
İnsanlar Dansçı Dan ve Paskalya Joe ile dalga geçiyor ama eğer park alanına işememeleri konusunda söz verirlerse Chubby's Burgers'ın onlara bedava yemek verdiğini biliyorum. | Open Subtitles | اذا ما كنت مشهورا في قرية صغيرة ؟ الناس يسخرون من دان الراقص و ايستر جو ولكنني متأكد من حقيقة ان مطعم تشابي برجر |
Bir hamburger almak için işsizlik çeki mi gerek, ha? | Open Subtitles | من لديه الرفاهية بطاقة الأئتمان عليك أن تدفع المال لتأخذ برجر هنا ؟ |
Mide kanseriysen her gün hamburger ve kızarmış patates yemezsin. | Open Subtitles | و إذا كنت مصابا به فإنك لا تأكل ثلاث سندويتشات برجر مع البطاطا المقلية في اليوم الواحد |
Bayan, bir hamburger ve çikolatalı milk shake alabilir miyim acaba? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أحصل على برجر ومخفوق حليب بالشكولاته ياأيتها السيده ؟ |
Dövmeli bir çocuk hamburger almaya geldiğinde ona hamburgerini ver, telefon numaranı değil. | Open Subtitles | عندما يأتي رجل لدية وشم أعطيه برجر و لا تعطيه رقم هاتفكِ |
Doğruca mutfağa gidecek hamburger, kızarmış patates milk shake ve dondurma sipariş edeceğiz. | Open Subtitles | و سنذهب مباشرة للمطبخ و سنطلب برجر و بطاطس مقلية و ميلك شيك و آيس كريم صانداي |
Kim bilir kaç kez buradaki masalara oturup gözlerimin içine bakarak hamburger ve kızartma söyledi. | Open Subtitles | من يعلم كم عدد الأوقات التى جلس فيها في أحد هذه الأكشاك ونظر إليّ و طلب برجر وبطاطس مقليه |
Neden 29 sente en büyük boy içecek ve 99 sente çift köfteli burger alabiliyoruz? | TED | لماذا يمكننا الحصول على جرعات كبيرة بتسعو وعشرون سنتا فقط و شطيرة برجر بطبقتين بتسعة وتسعين سنتاً؟ |
Altı kuzu burger, dört şiş kebap... garnitür olarakta kuskus... ve iki süt. | Open Subtitles | هذا ستة برجر من الضان او شيش كباب وطلب جانبى من الكوس كوس اثنين من الحليب. |
Çoğu insan kardeşleriyle Şükran Günü'nde, kolejdeki oda arkadaşlarıyla kolej toplantılarında, Joey'le de burger King'de görüşebiliyor. | Open Subtitles | الكثير من الناس يرون اخواتهم في عيد الشكر ورفقاء سكنهم في لم الشمل وجوي في برجر كنج |
Ben RJ Berger, ve hayatımın gezisini yapıyorum. | Open Subtitles | إسمي آر جي برجر وأنا أحظى بأفضل قيادة في حياتي |
Beni manipule ettiğini düşünürdüm, Jenny Swanson. Göründüğümden daha akıllıyım, RJ Berger. | Open Subtitles | سأظن انك تلاعبين بي "جيني سوانسون" انا اذكى مما ابدو "ارجي برجر" |
Düzeltiyorum, benim doğum günü adamıma gidiyor. RJ Berger. | Open Subtitles | تصحيح، عيد ميلاد رجلي آر جي برجر |
Çarşamba geceleri Beltway Burgers'a 99 model Miata'm ile gitmeye sosyal hayatım olarak bakılabilir. | Open Subtitles | قياده سيارتى ال مياتا 99 الى برجر بلتواى مساء الأربعاء وهو ما يحتسب فى حياتى الاجتماعيه |
Annene kaba davranma. Daha şimdi çizburger aldı sana. | Open Subtitles | لاتكن وقحاً مع أمك، لقد اشترت لك برجر بالجبنة قبل قليل |
Bir Top Notch'a asla gelmeyeceğime yemin etmiştim ama Jalapeño burgeri ve Islak Kızartmalar arasında kaldım. | Open Subtitles | وها أنا أتناول برجر الهالابينو والبطاطس المقلية |
Bunu Bobby'nin Burgerleri'nde gözlerim kapalı şekilde etrafımda dönerken çekmiştim. | Open Subtitles | أنا التقطت هذه في برجر بوبي على موبايلي بينما كنتُ ادور في حلقات |
Bir cheeseburger yesene. | Open Subtitles | لم لا تأكلين برجر بالجينة بطاطس .. هذا أفضل لك إنها وجبة |
Senin için Lars Birger ve diğerlerinden daha değerli miyim? | Open Subtitles | هل أنا مهم بالنسبة لكِ أكثر من لارس برجر و البقية? |
Doğum günü haftam, yağlı burgerler, kara fatmalarla istila edilmiş motel ve iki dolarlık şarap şişesi. | Open Subtitles | كان عيدميلادي في العطلة، تناولنا برجر بالجبن في نزل مع نبيذ إيطالي بدولاران |
Bir daha kocaman, sulu bir hamburgeri ısırdığınızda ya da bir tabak spagettiye yumulduğunuzda içinde ekstra bir malzeme olacak. | Open Subtitles | المرة القادمة حين تأخذون قضمة من برجر كبير وغني أو تأكلون من طبق إسباغيتي، سيكون هناك شيء إضافي خاص، |
Hani yağmur yağmıştı da, annemle ikisi mutfağa girip bir tavayla 100 köfte pişirmişlerdi? | Open Subtitles | وامطرت السماء فجأة فدخل ابي وامي الى المطبخ وقاما بعمل 100قطعة برجر بمقلاة واحدة |
- Brokolili biftek. İki karides soslu brokolili biftek. | Open Subtitles | اثنان برجر مع بروكلي و الربيان |
Kendi Fanny's burgerinden yemeyeli ne kadar zaman oldu? | Open Subtitles | منذ متى وأنت تملك واحداً من مطاعم (فانيز برجر) تلك ؟ |