Bahtsızlığıma, hapishane dışındaki tek günümü daracık bir yerde, başka bir adamla geçiriyordum. | Open Subtitles | ولحظي الرائع أمضي يومي الوحيد خارج السجن في سيارة صغيرة برفقة رجل آخر |
Ama bu arada sen başka bir adamla berabersin. | Open Subtitles | ولكن، طوال هذا الوقت، أنت تعيشين برفقة رجل |
Kendini ifade etmesini bilen bir adamla beraber olmak çok güzel. | Open Subtitles | جميل أن تكون برفقة رجل يعرف كيفية التعبير عن نفسه |
Bir erkekle yaşayarak, diğerlerini mahrum bırakıyorsunuz. | Open Subtitles | البقاء برفقة رجل واحد هو سطو على حق الآخرين |
Kendimi kaybettim. Başka Bir erkekle olduğuna emindim. | Open Subtitles | فقدت عقلي، كنت مقتنعاً أنها برفقة رجل ما |
North Columbus'tan çıkıp böylesine zengin biriyle olmak değişik olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هذا غريب أن تأتي من شمال كولومبس و تكونيّ برفقة رجل بهذا المستوى. |
Bana bağlanacak Bir erkekle birlikte olmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا بحاجة أن أكون برفقة رجل يستطيع أن يكون ملتزم بي |
- Başka Bir erkekle beraberdim. | Open Subtitles | -كنت برفقة رجل آخر |
Ben de şöyle dedim. "Sadece bir kadın vardı." "O da bir adamla birlikte bisiklete biniyordu." | Open Subtitles | قلت لهم كان هناك إمرأة واحدة و كانت على دراجة برفقة رجل وقد غادروا |
Çünkü, mes amis, (arkadaşlarım), gözleri bozuk olmadığı halde, şişedibi gözlük takan bir adamla karşı karşıyaydım. | Open Subtitles | لأني كنت برفقة رجل ذو نظر سليم يرتدي نظارات قوية |
Kardeşim buraya bir adamla geldi, değil mi? | Open Subtitles | جاءت أختي إلى هنا برفقة رجل ، أليس كذلك؟ |
Ne tür bir kadın, katil olduğunu bildiği bir adamla kaçar ki? | Open Subtitles | ما نوع المرأة التي تهرب برفقة رجل تعلم أنّه قاتل ؟ |
Seni bir adamla görmek çok enteresan. | Open Subtitles | أنه أمر مثير للإهتمام أن أراكِ برفقة رجل |
Demek istediğim, onu bir adamla öğle yemeği yerken yakaladım. | Open Subtitles | أعنى، أنى لمحتها تتناول الغداء برفقة رجل |
Beni başka Bir erkekle görsün ki onu unuttuğumu anlasın istiyorum. | Open Subtitles | أردته أن يراني برفقة رجل ليرى أني تخطيته كليًا |
Konuştuğum barmene göre bardan kimliği belirsiz Bir erkekle ayrılmış. | Open Subtitles | وفقاً للنادل الذي تحدثت معه لقد غادرت برفقة رجل غير معروف |
Elleri dizinde. North Columbus'tan çıkıp böylesine zengin biriyle olmak değişik olmalı. | Open Subtitles | من الغريب أن تكونيّ من شمال كولومبس و كونيّ برفقة رجل من هذا المستوى. |
Ama hayatım boyunca hiç siyahi Bir erkekle birlikte olmadım. | Open Subtitles | لكنني لم أكن برفقة رجل أسود طوال حياتي |
Başka Bir erkekle beraberdim. | Open Subtitles | "كنت برفقة رجل آخر" |