Çocuğumuzun beyninin kanıtı olmayan şeylere inanarak yıkanmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن نغسل دماغ طفلنا ونجعله يؤمن بأمور لا برهان على وجودها |
- Yeni gelenler için kanun ve nizamın kanıtı. | Open Subtitles | برهان على القانون والنظام للقادمين الجدد |
Yasal porno işi bunun kanıtı. | Open Subtitles | أعمال الإباحة الشرعية برهان على ذلك |
İstediğini almak için her zaman parayı kullanır o. Yani bu beni geri istediğine dair bir kanıt. Ne düşünüyorsun? | Open Subtitles | دائماً تستعمل المال لتحصل على ما تريد ولهذا فهو برهان على أنها تريد عودتي , ما رأيك ؟ أظن " سانتا " قالها عنا جميعاً |
Burada bir ailenin yaşadığına dair bir kanıt kalmasın istiyordur. | Open Subtitles | دون برهان على أنّ عائلة عاشت هنا يوماً |
Ne kanıtı? | Open Subtitles | برهان على ماذا؟ |
Bu imkansız diye birşey olmadığının kanıtı. | Open Subtitles | هذا برهان على أنّ كل شيء ممكن |
Bu, hiçbir şeyin kanıtı falan değil. | Open Subtitles | هذا ليس برهان على أيّ شئ. |
Biz buna "Kavram kanıtı" diyoruz. | Open Subtitles | نحن نطلق عليها "برهان على المفهوم" |
İşe yaradığının kanıtı işte. | Open Subtitles | ثمّة برهان على حدوث ذلك. |
- Aralarında bir bağ olduğunun kanıtı işte! | Open Subtitles | -هو برهان على صلة -بين من؟ |
Buna dair bir fikrin yok. | Open Subtitles | ليس لديكِ برهان على ذلك. |
Sal Price'ı öldürdüğüne dair bir delil yok. | Open Subtitles | - (لا برهان على قتلها (سال برايس ... |